TEMA Vakfı’ nın Kurucu Onursal Başkanı, Toprak Dede olarak bilinen çevre aktivisti…

Hayrettin Karaca,
(D. 4 Nisan 1922, Bandırma – 20 Ocak 2020, İstanbul),
Türk sanayici ve çevre aktivisti.
Toprak Dede.
Erozyon Dede.
Türkiye’nin ilk özel Karaca Arboretumu’ nunu Yalova’ da kurdu.
TEMA Vakfı kurucusu ve Onursal başkanı.

Hayrettin Karaca 4 Nisan 1922 tarihinde Balıkesir Bandırma’ da doğdu. Kırım muhaciri olan babası 1917 yılında Türkiye’ nin köklü giyim markası Çift Geyik Karaca’ yı kurdu. Hayrettin Karaca, liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko örme işinin başına geçti. Ülkenin başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirdi. Karaca firması Türkiye’ de ihracatın liderliğini yapmış bir firmadır.

Bugün Yalova’ daki Karaca Arboretumu, dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir. Yılda iki kez yayınlanan Arboretum Magazine bilim adamlarının araştırma ve görüşlerinin yayınlandığı bir forumdur. 14.000 türü barındıran arboretum aynı zamanda ülkenin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir.

Hayrettin Karaca 20 Ocak 2020 tarihinde İstanbul’ da 97 yaşında öldü.

Ödülleri:
1990 – Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından Fahri Doktora
1992 – Birleşmiş Milletler Çevre Programının ‘Global 500 Roll of Honour’ Ödülü
1992 – Çevre Bakanlığı tarafından Çevre Beratı
1993 – Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından verilen Çevre Ödülü
1994 – Uluslararası Lions Club tarafından Melvin Jones Fellow Ödülü
1994 – Çevre Bakanlığı tarafından Üstün Hizmet Ödülü
1995 – ODTÜ tarafından Felsefe Onur Doktorası
1995 – Ege Üniversitesi Fahri Doktorası
1996 – Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Ödülü
1996 – Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Hoşgörü Ödülü.
1997 – Atatürk Kültür Merkezi tarafından Şeref Üyeliği Beratı.
1997 – Kırıkkale Üniversitesi ilk Fahri Doktora unvanı
1997 – ÇEVRETED tarafından Çevreted 97 Onur Ödülü.
1997 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü
1998 – Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından 2000 Yılının Öncüleri Ödülü
1998 – Genç Hukukçular Derneği tarafından Yılın Yurttaşı Ödülü
1998 – Türkiye Çocuk Dergisi tarafından Babalar Günü nedeniyle, Toprak Babaunvanı
1998 – Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Ödülü
1998 – BİLSES Vakfı, Çevre Ödülü
1998 – Ankara Çankaya İzci Grubu tarafından Yılın Doğa Dostu Ödülü
1999 – Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Adamı Ödülü
1999 – Türk Dünyasına Hizmet Ödülü
2005 – TBMM Onur Ödülü
2012 – Right Livelihood Award (Alternatif Nobel Ödülü)
2013 – Birleşmiş Milletler Orman Kahramanı Ödülü.

1930-2004 yılları arasında yaşayan, Türkiye’de din ve tasavvuf müziğinin en iyi icracısı sayılan hafız ve se sanatçısı …

Kani Karaca,
(D. 1930, Adana – Ö. 2004, İstanbul),
Türk hafız ve mevlithan.

Türkiye’de din ve tasavvuf müziğinin en iyi icracısı sayılan hafız ve se sanatçısı.
İstanbul tilavet geleneğinin son temsilcisi.

1930 yılında Adana’nın Adalı köyünde doğdu. Daha iki aylık iken bir kaza sonucu gözlerini kaybetti. Köyde ilkokulda okurken, köyün imamımdan kuran dersleri alarak Kuran-ı kerimi hıfz etti. Yirmi yaşında İstanbul’a geldi. Sadettin Kaynak’tan üslup ve tavır dersleri aldı. Çok etkilendiği Yeraltı Camii imamı ve hatibi ünlü hafız Ali Üsküdarlı’nın öğrencisi oldu. Radyo programları ile konserler, kudüm öğretmenliği, mevlidhanlık, hafızlık yaptı. Her yıl, Mevlana anma törenlerinde tilavet sanatını icra etti. Kani Karaca şarkı formu dışında Kuran, mevlid, kaside, gazel, ezan, semai okudu ve 2004 yılında vefat etti.

Eserleri;
Destegül,
Ottoman Classical Music,
Mevlana Dede Efendi,
Kuranı Kerim,
Tekbir, durak, naat, ve salavatlar,
Mevlid,
Aşk ile,

Suikasti engelleyen tabaklara verilen ad…

Celadon,
Çin veya Japon porselen tabakları.
Porselen, (Fr. porcelaine).
Kaolinden yapılma, beyaz, sert ve yarı saydam çömlek hamurundan yapılmış (tabak vb.)
Mertebani,
Osmanlıca fağfuri, Fağfur.

Porselen uzun ömrü, dayanıklılığı, sağlık açısından daha iyi olup, toprak kaplardan inceliği, zarif görünümü dayanıklı ve sağlık açısından daha üstün olmasından dolayı yemek kapları üretiminde tercih edilir. Osmanlı döneminde saraylarda kullanılan porselen kaplar ganimet veya hediye olarak gelmiştir.

Porselenler en iyi üreten Çin, Japonya ve Avrupa Ülkelerinden tedarik edilmiştir. Bunlar tabak, sahan, kase, fincan, tepsi, ibrik gibi şekillendirilmiştir.Osmanlı döneminde Padişahlar hep zehirlenme sonucu öldürüleceklerini düşündüğünden çeşitli tedbirler almışlardır. İktidar ve güç sahibi kişiler için zehirlenerek bir suikast sonucu öldürülecekleri evhamı nedeniyle alınan bu tedbirlerden bir tanesi de bu porselen tabak ve kaplar olmuştur. Bu işle ilgili olarak çaşnigir (çeşnici) denen kişi ve makamıyla kurumsal bir hale getirilmiş olup yemekle suikasti önlemişlerdir.

Ancak Saltanat sahibi kral, padişah, hakan, diktatör gibi zalim kişiler çevresindeki en güvenilir kişileri bu makama getirirlermiş. Buna rağmen yinede bir çok kral, hakan ve padişah seçtikleri bu kişilerce zehirlenerek suikaste uğramışalardır. Bu nedenle dönem dönem sofrada suikaste karşı muhtelif tedbirler almışlardır. Ama sonucu pek değiştirmeyen bu tedbir arasında bakır yerine altın tabaklar ve çatal, kaşık kullanılmıştır. Çeşnicibaşına da güvenmemişler. Yerine kilercibaşı almışlarıdır. Ayrıca içeceklerden sorumlu şarabdar veya kahvecibaşı gibi görevliler de bu zehirlenme ve öldürülmeye karşı tedbir olarak kullanılmıştır. Saraylara özel hastane, doktor ve hekim dahi önleyememiştir. Hatta yemekte bıçak ve zehir gizlemeye olanaklı tuz dahi bulundurulmazdı. Osmanlılarda Çin kökenli olan bu porselenlere fağfur veya fağfuri olarak adlandırılmıştır. Lotus, şakayık, lale gibi çiçek bezemeleriyle süslenmiştir. Ejderha, kuş ve çeşitli hayvanlar motif olarak kullanılmıştır. Osmanlı Padişahları celadon denen bu doğu kökenli Çin ve Japon porselenlerine güvenmişlerdir. Önleyici bir tedbir olarak zehiri aldığına, süzdüğüne veya gösterdiğine inanılan Çin veya Japon porseleni (celadon – fağfuri) tabaklar kullanılmıştır.

Dişi geyik …

Maral, (Moğolca),
Burçin,
Dişi geyik,
Ceylan,
Karaca,
Kızıl geyik.

Geyik,

Latince Cervidae denilen familyadan olan ve otçul, geviş getiren memeli bir hayvandır. Çift toynaklılar grubunda bulunan akraba familyalardaki diğer hayvanlara da geyik denir.

Dünyada 50’den fazla geyik türü vardır. Bunlardan bazı örnekler şunlardır.

Alageyik, Ren geyiği, Su geyiği, Karaca, Hint munçağı, Püsküllü geyik, Kızıl geyik, Domuz geyiği, Kanada geyiği, Thorold geyiği, Bataklık geyiği, Sika geyiği, Eld geyiği, Sambar geyiği, Timor geyiği, Aksis geyiği, İrlanda elki, Sığın(dünyadaki en büyük geyik), Virjinya geyiği, Katır geyiği, Rusa geyiği, Pampa geyiği, Peru kızıl geyiği, Pigme kariyaku, Reeves munçağı, Kuzey pudusu (dünyanın en küçük geyiği), kızıl geyik, broket, barasinga.

Yürüyebilen geyik yavrusu…

Reşa, (Osmanlıca).

Geyik, geyikgiller (Latince: Cervidae) familyasından geviş getiren otçul memeli hayvanların ortak adıdır. Çift toynaklılar takımında bulunan akraba familyalardaki benzer hayvanlar da genel olarak geyik diye adlandırılmaktadır.

Dişi geyik bir batında bir ya da iki yavru doğurur, üçüzlere çok az rastlanabilir. Hamilelik süresi karaca için on ay kadardır. Yavruların çoğu kürklerinin üzerinde beyaz benekler ile doğar ancak yaşlandıkça bu lekeler kaybolar. Yalnızca alageyik bu benekleri yaşamı boyunca taşır. Geyik yavrusu doğumunu izleyen ilk yirmi dakika içinde ilk adımlarını atar. Anne geyik yavrusunu üzerinde koku kalmayıncaya kadar yalayarak temizler böylece avcı hayvanların yavruları bulmasını engeller. Yavru geyik bir hafta kadar otların içinde gizlenmiş olarak kaldıktan sonra annesi ile birlikte yürüyebilecek kadar güçlenir. Anne ve yavru yaklaşık bir yıl kadar birlikte kalır. Erkek yavru bir daha asla annesini görmez ama dişi yavru daha sonra bazen kendi yavrularıyla birlikte annesinin yanına gelerek küçük sürüler oluşturur.

Geyiklerin genellikle engebeli ormanlık araziye uygun uzun güçlü bacakları ve kıvrak, küçük gövdeleri vardır. Geyikler aynı zamanda mükemmel yüzücüdür. Alt çene dişlerinin üzerindeki yarımay şeklinde mineleri sayesinde oldukça farklı bitkileri çiğneyebilir. Geyikler geviş getirir ve mideleri dört odacıklıdır. Hemen hemen her geyiğin gözlerinin önünde bezcikler bulunur. Bu bezciklerde bölgelerini belirlemeye yarayan güçlü kokulu feromon bulunur. Birçok tür geyiğin erkekleri sinirlendiklerinde ya da heyecanlandıklarında bu bezleri geniş geniş açar. Tüm geyiklerin karaciğerinde safra kesesi bulunmaz. Boynuzu olmayan ve üst köpekdişleri fildişi gibi büyüyen su geyiği bu özellikleriyle diğer geyik türlerinden ayrılır.

Kaynakça,

http://tr.wikipedia.org