Dan Brown’un bir kitabı …

Dijital Kale,
Ulusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri bilecek özel bir bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağrılır. Genç kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır.

Sırlar ve yalanlar fırtınasına yakalanan Fletcher inandığı teşkilatı kurtarma savaşı verir. Dörtbir yandan ihanete uğrayan güzel kadın yalnızca ülkesini değil, kendi canını ve sevdiği erkeği de kurtarmaya çalışır.

Dan Brown:
(D. 22 Haziran 1964 – 60 yaşında),
Amerikalı yazar.
Amerika Devlet Başkanlığı ödülünü kazanan matematik profesörü bir baba ile profesyonel dini müzik öğretmeni bir annenin oğlu olan Dan Brown, ilim ve din gibi iki paradoks felsefe içinde büyümüştür. Amherst koleji ve Phillips Exeter Akademisinden mezun oldu. Bu kuruluşlarda İngilizce öğretmenliği yaptı. Sonsa ayrıldı ve sadece roman yazmaya başladı.

Şifre çözme ve gizli hükümet kuruluşlarına duyduğu merak onu bu konularda gerilim romanları yazmaya sürüklemiştir.
Sanat tarihcisi ve ressam olan eşi de araştırmalarında yardım etmektedir.

Kitapları:
Dijital Kale (Digital Fortress),
İhanet Noktası (Deception Point),
Da Vinci Şifresi (The Da Vinci Code),
Cehennem (Inferno),
Başlangıç(Origin),
Melekler ve Şeytanlar (Angels and Demons),
Kayıp Sembol (The Lost Symbol),
Robert Langdon Serisi,
Hayvanlar Senfonisi (A Wild Symphony),

CDs:
SynthAnimals,
Perspective,
DBG Records
Angels & Demons,
Musica Animalia,

Osmanlı Devleti’nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmi san …

Koca,
Ağa,
Ağabey,
Yaşlı.
İhtiyar.
Yaşlı, saygıdeğer kimse.
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse.
Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan.
Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san.
Osmanlı Devleti’nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmi san.

Koca sözcüğünün diğer anlamları:
Koca, eş, zevc.
Bir kadının evli olduğu erkek, eş, zevç.
Bir kadının evlendiği kişi; bey, er, efendi, erkek, ağa, zevç.
Tandır kürsüsü altına konan çamurdan yapılmış mangal.
Büyük, geniş.
Kocaman.
Büyük, koca.
Büyük, ulu olan.
Cömert, eli açık.
Yaşça büyük, yaşlı.
Ölçüleri emsalinden çok daha büyük olan, büyük, geniş ve iri.
Herhangi bir durumun kocaman ve büyük hali.

Duyguları, düşünceleri belirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar, hareketler…

Mimik,
Yüz ifadesi,
Fransızca: mimique,
İngilizce: mimicry, facial expression,
Almanca: mimik.
Yunanca: mimos sözcüğünden gelir.
Düşünceleri, duyguları yüz ve gövde anlatımı ile vermek sanatı.
Yüz, el, kol hareketleriyle düşünceyi anlatma sanatı.
Duyguları, düşünceleri belirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar, hareketler.
Mimik, bir duygu ve düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz hareketleriyle anlatılmasıdır.
İnsan yüzünün görünürdeki hareketleri mimik olarak tanımlanmaktadır.
Yüz ifadesi ve el, kol hareketleriyle bir düşünceyi veya duyguyu anlatma sanatı.
Yüz hatlarındaki değişmeler sonucunda ortaya çıkan yüz ifadelerinin tamamı.

Mimik sözcüğünün halk arasında başka anlamları:
Horoz, tavuk vb. hayvanların ibiği.

Cirit, ok, mızrak vb.nin ucundaki üçgen bölüm; başak…

Temren,
Peykan,
Başak,
Ok ucu,
Cirit ucu.
Ok, kargı gibi şeylerin ucundaki sivri demir.
Ok ve kargı gibi silahların ucuna takılan sivri maden parça.
Ok, mızrak vb. şeylerin ucundaki sivri demir, peykan.
Temren, cirit ucunu ifade eder.
Cirit, ok, mızrak vb.nin ucundaki üçgen bölüm; başak.

Demir parmaklık çubuklarının ucundaki sivri kısım.
Temren okun ya da kargının (benzeri fırlatma kullanımlı silahların) ucundaki özel, delici parçadır.

Dere ya da ırmak kenarındaki uçurum (yöresel)…

Yekendaz,
Yek-endaz,
Farsça: yek-endaz,
Dere veya ırmak kenarındaki uçurum.
Dere ve ırmak kenarındaki uçurumlar.
Dere ya da ırmak kenarındaki uçurum (yöresel).

Düz.
Düz, eşit.
Küçük ya da çatal temrenli ok.
Uzun ve dar bir mat.
Evin başköşesinde duran şilteye “yekendaz” denir.
İnce temrenli küçük veya çatal temrenli bir çeşit ok.
Attığı ok hedefine ulaşan kimseler için kullanılan bir kelime.

Temren:
Ok, kargı gibi şeylerin ucundaki sivri demir.

1 2 3 1.859