Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı…

Rezonans,
İngilizce, resonance.
Fransızca resonance.
Seselim,
Tannanlık.
Tanin,
Titreşim.
Tını.
Tınlama
Ses gürlüğü.
Çınlama, yankılanma.
Küçük ve hızlı salınım.
Sesi aksettirme.
Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı.
Titreşen bir cismin, kendi frekansına uygun frekanstaki diğer bir titreşimin etkisiyle genliğinin büyümesi.Frekansları aynı olan kaynaklardan biri titreştirildiğinde, diğer ses kaynağının etki ile titreşmesi olayına rezonans denir.
Bir ses kaynağından yayılan ses dalgaları çevredeki bazı ses kaynaklarını etkileyerek titreştirebilir.

Rezonans özellikle frekans açısından ele alınan ve tabir edilen bir ifadedir. Bireysel olarak öne çıkması ile beraber bu konuda önemli bir potansiyel teşkil ediyor. Özellikle gündelik yaşamdaki pek çok farklı yapı için, etkin bir şekilde rezonans ele alınır ve önlemler değerlendirilir. Kısaca anlatmak gerekirse rezonans bir sistemin bazı frekanslarda diğerine göre daha büyük genliklerde salınması eğilimidir. Özellikle bir malzeme belirli bir frekans noktasında salındığı vakit yüksek bir genlik üzerinden ortaya çıkar. Aynı zamanda uyarıcı frekans sistemi ile beraber doğal titreşim frekansının neredeyse aynı olduğu durumlarda meydana gelir.

Fiziki açıdan ele alındığı zaman ise bir sistemin bazı frekanslarda diğer frekanslara göre daha büyük genlikte salınma eğilimi şeklinde ifade edilir. Yani aslında bakılırsa rezonans hem sözlük anlamı üzerinden hem de fiziki olarak ifadelere sahiptir. Meydana gelen salınım ve titreşim üzerinden frekans farklılığı biçiminde de anlatmak mümkün.

Belirli bir frekansta titreşen bir sistemin, aynı frekanstaki dış titreşimin tesirinde kalarak yüksek genlikle titreşmesi olayına rezonans denir. Fiziki sistemlerde dıştaki uyarıcının tesiriyle titreşen cisimler, uyarıcı etkisini kaldırdığı taktirde genliğini yavaş yavaş küçülterek sıfıra indirir. Bu olaya sönümlenme denir. Titreşen cismin birim zamandaki (1 sn) titreşim veya salınım sayısına frekans, bir salınım süresine de peryot adı verilir. Denge haliyle en uzaktaki konum arasındaki mesafeye amplitüd (genlik) denir.

Tren vagonları çeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmış havalı makina …

Lokomotif,
Fransızca locomotive
İngilizce, locomotive,
Almanca, locomotive.
Latince, locomotivei
Tren vagonlarını çeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmış havalı makine.
Demiryolu vagonlarını çekebilen ve kendisi de bir vagon gibi hareket eden makine.

Bir demir yolu üzerindeki tren vagonlarını çeken, buhar, elektrik vb. ile işleyen motorlu makine.
Demir raylar üzerinde vagonları hareket ettiren büyük makina. Yapı ve çalışma şekillerine göre çeşitli lokomotifler vardır.
Vagonları demiryolu üzerinde çeken, demir tekerlekli ve güçlü bir buhar, elektrik ya da dizel motoruyla çalışan, trenin en önündeki makine.

Buharlı lokomotifler:
İlk defa 1804 yılında İngiliz Trevithich, South Wales’te ray üzerinde hareket eden lokomotifi yaptı. Elektrik hatlarının masraflı olması nedeniyle elektrikli lokomotifler yaygın değildir. Daha çok kısa hatlarda ve çok çabuk hızlanıp çabuk durabildiklerinden banliyö hatlarında kullanılırlar. Yaygın bir kullanımları olmamakla birlikte gaz türbinli lokomotifler de vardır. Ancak günümüzde sayıca ağır basan dizel lokomotiflerdir. Türkiye’de de buharlı lokomotifler 1960 yılından itibaren yerini dizel lokomotiflere bırakmış. Eskişehir’ de kurulu bir lokomotif fabrikası vardır.

Lokomotif kelimesinin diğer anlamları;
Peşinden sürükleyip götüren (kimse ya da şey).
Değersiz, kötü filmlerin sürümünü sağlayabilmek için, bunlarla birlikte satışa, kiraya çıkarılan, tek başına verilmeyen iyi film.

Danışarak iş yapmak …

Meşveret,
Danışarak iş yapmak.
Arapça meşveret, meşvara (ﻣﺸﻮﺭﺕ).
Kuran-ı Kerim’ de Şura Suresi 38. Ayet meşveret yani danışarak iş yapmaktan bahsetmektedir.
Bir konu hakkında tecrübeli kimselere, o konuyle ilgili olanlara danışma, fikir alma, müşavere etme.
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma.
İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması.
Müşavere, Danışma (Kars yöresinde)
Müşavir sözcüğü de buradan türetilmiştir.
Fikir alış verişinde bulunmak için yapılan toplantı.
Danışma meclisi.
Danışma, fikir alışverişi yapma.
Konuşup anlaşma.
Fikir edinmek için konuşup görüşme.
İstişare, Görüşme meclisi,
Fikir danışma, istişare.
Aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören kimse ile bir konu üzerinde fikir alış verişinde bulunma, danışma.
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma: konsültasyon, müşavere.

Sonuç …

Skor,
Özet,
Netice,
Sonuç,
İntiha,
Öz, özet.
Hasıla, randıman,
İngilizce, effect, result, output, conclusion,
Fransızca: production, conclusion,
Almanca: Schluss, Schlusssatz,

Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice.
Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey.
Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor.
Yazının ya da sözün bitim bölümü.
Bir diğer savın kanıtlanımından açıkça elde edilebilen sav.
Çıkarım sonucu, mantıksal sonuç, dizimsel sonuç.

Bir bağımlılık ya da birlikte değişme ilişkisinde bağımsız değişken tarafından belirlenen ya da bağımlı konumda olan etken.
Tasımın üçüncü önermesi; verilen öncüllerden çıkarılan önerme.
Tüm giderler çıkarıldıktan sonra elde olunan para.
Belgitin indirimden sonraki değeri.
Mantıksal akıl yürütme sürecinde öncüllerden çıkarılan ve doğruluğu öncüllerin doğruluğuyla kayıtlı olan sonuç önermesi, vargı, mantıksal sonuç, sorungu.

Dinç …

Taze,
Dinç,
Eski Türkçede, tınç.
Farsça taze,
Bozulmamış, bayatlamamış olan.
Dinç, yıpranmamış, yorulmamış.
Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı.
Yeni, zamanı geçmemiş.
Körpe.
Genç kadın.
Diri.
Zinde,
Canlı,
Güçlü, Sağlam,
Tüvana, Tendürüst,
Gücü kuvveti yerinde, sağlam, diri, zinde, tüvana.
Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana.
Canlı, zinde bir biçimde.

Emin, mutmain, selamet.
Fariğ, sakin, asude, müsterih.

Amerikan Devletleri Örgütü …

OAS,
Organization of American States.
Amerikan Devletleri Örgütü.
İngilizce Organization of American States, OAS,
Diğer resmi dillerdeki kısaltması (OEA).
Genel merkezi Washington.
Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan bölgesel bir uluslararası kuruluştur. Üyeleri Amerika kıtasında toprağı bulunan 35 bağımsız ülkedir.

Bu Ülkeler;
Amerika Birleşik Devletleri, Antigua ve Barbuda (1981), Arjantin,
Bahamalar (1982), Barbados (1967), Belize (1991), Bolivya, Brezilya.
Dominika (1979), Dominik Cumhuriyeti.
Ekvador, El Salvador.
Grenada (1975), Guatemala, Guyana (1991)
Haiti, Honduras,
Jamaika (1969)
Kanada (1990), Kolombiya, Kosta Rika, Küba.
Meksika, Nikaragua
Panama, Paraguay, Peru.
Saint Kitts ve Nevis (1984), Saint Lucia (1979), Saint Vincent ve Grenadinler (1981),
Surinam (1977)
Şili,
Trinidad ve Tobago (1967)
Uruguay,
Venezuela.

1 556 557 558 559 560 1.744