Köprü yol…

Viyadük,
Fransızca viaduc.
İngilizce viaduct.
Köprü yol.
Vadi veya ırmak üstünden demir yolu veya kara yolunun geçişini sağlayan, ayaklar üzerine oturtulmuş yüksek ve uzun köprü.
Bir demir yolu veya kara yolunun vadi ve ırmak üstünden geçişini sağlamak üzere yüksek ayaklar üzerine yapılmış yol, aşıt.
Bir vadi, bir ırmak üstünden bir demir yolunun veya kara yolunun geçişini sağlayan, ayaklar üzerine oturtulmuş yüksek ve uzun köprü, köprü yol.

Bir vadi ya da ırmak üzerine kurulan yüksek ve uzun köprü.
Yüksek ve uzun köprü.

Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kimse…

Vasi.
Koruman.
Arapça vasi, (ﻭﺻﻰ).
İngilizce: guardian.
Arapça vasі, vesayet’ten türetilmiş.
Bir yetimin ya da akılca hasta birinin malını yöneten kimse.
Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten, memur edilen kimse.
Ölen bir kimsenin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kimse.
Kendi malını idare edemeyecek durumda olan akılca hasta veya zayıf bir kimsenin, bir yetimin, küçük bir çocuğun malını yöneten kimse.
Koruman;
Yasanın öngördüğü durumlarda, küçüklük ve hacir nedeniyle, bu tür kişilerin yararlarını korumak üzere, sulh yargıcı tarafından atanan kanuni temsilci.

Eski dilde;
Engin.
Geniş, enli.
Bol.
Meydanlı.Vasi.
Koruman.
Arapça vasi, (ﻭﺻﻰ).
İngilizce: guardian.
Arapça vasі, vesayet’ten türetilmiş.
Bir yetimin ya da akılca hasta birinin malını yöneten kimse.
Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten, memur edilen kimse.
Ölen bir kimsenin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kimse.
Kendi malını idare edemeyecek durumda olan akılca hasta veya zayıf bir kimsenin, bir yetimin, küçük bir çocuğun malını yöneten kimse.
Koruman;
Yasanın öngördüğü durumlarda, küçüklük ve hacir nedeniyle, bu tür kişilerin yararlarını korumak üzere, sulh yargıcı tarafından atanan kanuni temsilci.

Eski dilde;
Engin.
Geniş, enli.
Bol.
Meydanlı.

Şaşkın…

Amat,
Şaşkın.
Şaşkın, serseri, budala.
Amat sözcüğü; Burdur, Aydın yörelerinde halk dilinde şaşkın demektir.
Uşak, Elazığ, Keban, Baskil ve Ağın yörelerinde halk diliyle Amat sözcüğü Ahmet anlamında kullanılmaktadır.

Şaşkın;
Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş.
Akılsız, sersem, budala.

Afal; Şaşkın, dağınık, ne yapacağını bilmez.
Abahan, Akılsız, Apışık (apşak),
Barak (Burdur yöresi), Bihuş(Farsça), Budala,
Hırtapoz (Argo), Hindi (Halk dilinde).
Karışmış, Kelez (Bolu yöresi),
Sersem, Serseri.
Şaşkın.
Zabın(Bilecik yöresi; şaşkın, miskin)

Şaşkın sözcüğünün diğer anlamları:
Tembel.
Hasta, güçsüz.

Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo…

Dok,
İngilizce dock.
Fransızca dock.

Gemi tamir veya inşasında kullanılan üstü örtülü havuz.
Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz.
Dok, gemileri kıyıya çekerek çoğunlukla su ile olan bağlantısını kesip bu sayede gemi gövdesinde tamir yapılmasına imkan sağlayan tesislerdir. Doklar genellikle Tersaneler tarafından işletiliyor.
Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için rıhtımlarla çevrili havuza verilen ad.

Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo.
Ticari eşya için rıhtımlarda yapılan büyük depo.
Denizcilikte; gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz, tersane.
Bilişim sektöründe; çizgesel kullanıcı arayüzünde uygulamaları başlatmak için kullanılan tabla.

Mal…

Emtia,
Mal,
Arapça mal, (ﻣﺎﻝ).
Bir kimse veya kurumun mülkiyetinde bulunan, taşınır, taşınmaz her çeşit değerli ve gerekli şey, mülk, irat, varlık, servet.
Kar sağlamak maksadıyle alınıp satılan şeyler, tüccar malı, emtia.
Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia.
Gümrük sınırından geçirilen her türlü canlı, cansız nesne ve değer.
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü.
Satılabilen bir yerden başka bir yere gönderilen sarmalama ya da sandıklama yoluyla depolara konulabilen ürünler.
İnsan gereksinimlerini doğrudan veya dolaylı olarak karşılama özelliğine sahip her türlü nesne.
Geniş anlamda, insan gereksinimlerini doğrudan veya dolaylı olarak karşılayan mal ve hizmetler.
Mal, varlık, ev bark.

Mal sözcüğünün diğer anlamları;
Büyükbaş hayvanlar.
Mal, davar.
Hayvan.
Sığır,
Çift ve yük hayvanları.
Sığır cinsinden büyükbaş hayvanlar
Mal, hayvan sürüsü.
Büyükbaş hayvan sürüsü; sığır.
Büyük ve küçükbaş süt ve et hayvanlarının bütünü.
İşlenmiş, boyanacak duruma gelmiş sığır derisi.
Bayağı, aşağılık, kötü kimse.
Argoda; Esrar.
Kaba konuşmada; Fahişe.

Kendisine inanılıp güvenilen kimse…

Mutemet,
Mutemed,
Arapça mutemed, mutemet, (ﻣﻌﺘﻤﺪ).
Arapça, dayanmak, güvenmek anlamındaki itimad kelimesinden türetilmiştir.
Kendisine inanılıp güvenilen kimse.
Kendisine güvenilen, itimat edilen kimse.
Dairelerde, büyük iş yerlerinde maaş, yolluk vb. para işleriyle görevli olan memur.
Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli.
İnanılır, güvenilir, emin, itimada şayan (kimse).
Güvenilen kimse.
İtimad edilir, güvenilir.
Güvenilir.
Kendinden emin olunan.
Ziyadesiyle doğru ve müstakim olan.

1 346 347 348 349 350 1.722