Kuzey Anadolu’da yetişen ve kök sapları halk hekimliğinde kullanılan otsu bir bitki…

Mührü Süleyman,
İng. Solomon’s Seal,
Mührü Süleyman,
Boğumluca otu.
Klasik gölgeli otsu bir bahçe bitkisi olup 45-90 cm boylanabilen bir bitkidir. Gövdesi köşeli, tüysüz ya da dağınık ince tüylüdür. Yaprakları sapsız, dar eliptik, mızrak şeklindedir. İlkbaharda, bu saplar alt kısımlarda küçük, çan şeklindeki beyaz çiçeklerle kaplı hale gelir. Yaprakalrın üst yüzü tüysüz, alt yüzde damarlar boyunca ince tüyler vardır. Çiçek sapı (pedonkül) 1-2 çiçekli, tüysüz, çiçekler kokusuzdur. Üzümsü meyveleri kırmızı renkte olup, olgunlaştıktan sonra koyu mor renk alır. Kan şekerini düşürücü, romatizma ve gut ağrılarını giderici etkileri vardır.

Ayrıca ülkemizde cinsel gücü arttırıcı olarak tanınmıştır. Kuzey Anadolu’da yetişen ve kök sapları halk hekimliğinde kullanılan otsu bir bitkidir. Bu bitki, Avrupa, yakın Doğu, doğu Asya, Himalayalar, Sibirya ve kuzey Amerika’ya ait otsu bir bitkidir.

“Tüysüz Şeftali” de denilen bir meyve …

Nektarin,
Nectarine,
Tüysüz şeftali,
İran eriği,

Durakı,
Nektarinin bir çeşididir.

Ölümsüzlüğün ve uzun yaşamın sembolü olarak bilinen şeftalinin ana vatanı Çin’ dir. Akdeniz Bölgesinde ve Bursa ilinde üretilen şeftali bol miktarda C vitamin içerir. Bunun yanı sıra A ve B vitamini de ihtiva etmektedir. Şeftali magnezyum, potasyum, kalsiyum, demir ve sodyum minerallerini içerir.

Nektarinin anavatanı bilinmiyor. XVII. yüzyılda İngiliz kaynaklarında ismi geçiyor. Nektarin şeftali gibi tüylü değildir. Şeftali nektarine göre daha iridir. Nektarin ufak tüysüzdür. Şeftali’ nin sert ve yumuşak türleri vardır. Nektarin genelde sert ve aromatik bir meyvedir. Şeftali Farsça kökenli bir sözcüktür. Nektarin kelimesi İngilizc’dir. Nektarin meyvesi, şeftali ve mürdüm eriğinin melezi olduğu düşünülüyor. Nektarin, şeftali meyvesi gibi liflidir. Kısaca tüysüz şeftali olarak bilinir. Nektarinin potasyum minerali içeriği çok fazladır. Bu nedenle kas kramplarına karşı yararlı bir meyvedir.

ŞEFTALİ

Dünyanın yeni yedi harikasından biri olan İnka Uygarlığının ünlü antik şehri …

Machu Picchu,
Maçu Piççu,
Maçu Piçu
İnka antik şehridir.
Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri.
Machu Picchu, İnka Uygarlığının ikonik kültür mirası olan gizemli kenti.
7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri olarak seçilmiştir.

XV. yüzyılda bölgede hakimiyet sürdüren İnka İmparatorluğu tarafından Ant Dağlarının sırtlarında kurulmuş. İnşaatın 25 yıl olduğu tahmin ediliyor. Depremlerin ve heyelanların yaşandığı bölgede yüzyıllar önce inşa edilmiş bu evler halen sapa sağlam ayakta kalmayı başarmış. Machu Picchu klasik İnka stilinde taş (ashlar) duvarlarla inşa edilmiş bir şehir. Ağırlığı 100 ton civarında olan taşları herhangi bir harç malzemesi kullanmadan birleştiren İnkalar bugün hala bu gizemini korumaktadır.

1911 yılında Hiram Bingham adlı Amerikalı tarihçi, Machu Picchu antik kentini tesadüfen keşfetti. Aslında tarihçi İnkaların son kalelerinden kayıp şehir Vilcabamba‘yı arıyormuş. Çevresi gür bitki örtüsü ile çevrili Machu Picchu’ya geldiğinde Vilcabamba’yı bulduğuğunu zannetmiş. Rivayet odur ki, Amerikalı Bingham zamanında Machu Picchu ve çevresinden seramik kaplar, gümüş heykeller, takılar ve insan kemikleri gibi birçok tarihi kalıntıyı da ABD’ye beraberinde götürmüş. Daha sonra Peru hükumeti bu tarihi kalıntıları uzun süren bir diplomatik mücadele sonucunda parça parça geri almıştır.

Peru, And dağlarında bulunan Machu Picchu antik kenti, Titicaca gölündeki yüzen adaları, ve Amazon ormanları ile bir turizm ülkesidir. Dünyanın en yüksek ülkelerinden birisi olan Peru’da, Trafik polislerinin büyük bölümünü kadınlar oluşturmaktadır. Peru, kökeni İnka dönemine uzanan tüysüz köpekleri ile meşhur görülmesi gereken turizm ülkesidir.

Peru’da ziyaret edilen yerler;
Başkent Lima, Cusco (La Casa Concha Müzesi), Puno, Machu Picchu ve Amazon ormanları.

Tatlı ve sulu bir şeftali cinsi …

Hale,
Hülü,

Diğer Şeftali cinsleri;
Nectarin,
Cavalier,
Cardinal,
Gülaven,
Sarıpapa, (Sarı renkli ve tatlı bir şeftali).
Adıyaman,
Hale,
Hülü,
Yarma,

Şeftali,
Önceleri botanik adına (Prunus persica) bakılarak şeftalinin anavatanının İran yada Kafkasya olduğu sanılmaktaydı. Ancak zamanla yapılan araştırma çalışmaları, yabani şeftalinin İran’da asla bulunmadığını göstermiştir. Bununla birlikte, anavatanının da Doğu Asya ve Çin olduğu belirlenmiştir (Orta Çin).

Şeftali, dünya üzerinde çok geniş yetişme alanına sahip bir meyve türüdür. Avrupa’nın İngiltere ve kuzey memleketleri (Finlandiya, Norveç, İsveç) dışında hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Amerika’ya 16. yy.’ da İspanyol gemicileri tarafından götürülmüştür. Amerika’nın hem kuzey ve hem de güneyinde yetişmekte olup, Avustralya ve Yeni Zellanda’da en fazla yetiştirilen meyve türüdür. Afrika kıtasında da şeftali yetiştirilen alanlar her geçen gün genişlemektedir. Dünya üzerinde en büyük şeftali yetiştiricisi ülkeler sırasıyla; İtalya, ABD, Çin, Yunanistan, İspanya, Fransa, Rusya, Türkiye, Meksika ve Arjantin ‘dir.

"Kafasını kuma gömen kuş" olarak bilinen hayvan …

Devekuşu,
(İng. Ostrich).

Afrika devekuşları (Struthio camelus).

Latince Struthio serçe, Camelus deve demektir.

Uçamayan kuş türlerinden olup Afrika kökenlidir. Arabistan ve Afrika steplerinde sürüler halinde yaşayan 40-50 ömürlü en büyük kuşlardır. Devekuşu kafasını kuma gömer diye rivayet edile gelmiştir. Mecazi anlamda kullanılmaktadır. Esasen kafasını kuma gömerse boğulur. Bir tehlike karşısında devekuşu saatte 60-70 km’ye kadar bir hızla otuz dakika boyunca koşarak kaçabilir.

 

Devekuşu söylendiği gibi düşmanından saklanmak için başını kuma gömmez. Aksine, ayakları ile düşmana şiddetli tekmeler atar. Çok korktuğunda, başını karnının altına çekmesi ve uyurken kumun üzerine koymasından bu söz söylenmiş olsa gerektir. Başka bir rivayete göre kuma kafalarını kuma sokarak su ararlarmış.

Bilinmeyen başka bir özelliği var. Deve kuşu yumurtalarının yaydığı kokudan dolayı devekuşu yumurtasının bulunduğu yerlere örümceklerin yaklaşmasını ve ağlarını örmelerini engellemektedir. Camilerin kubbelerine devekuşu yumurtası yerleştirilerek örümceklerin ulaşılmayacak bu yerlerde ağ yapması 400 yıldır uygulanarak önlenmiştir. Ayrıca tüyleri süs olarak kullanılır. Çoğunlukla dekoratif toz alıcı olarak kullanılır. Devekuşu derileri deri endüstrisinde kullanılır. Eti ise ticari amaçlı kullanılır.

Afrika, Masai, Somali devekuşları en iyi bilinenleridir. Amerika devekuşu ayrı bir cinstir. Nesli tükenmemiş kuşların en büyüğüdür. Büyümüş bir erkek devekuşu 1.5-2 m. yükseklikte, 2.5 m uzunlukta, 150 kg ağırlıktadır. Devekuşlarında karina (göğüs kemiği çıkıntısı) bulunmaz. Afrika devekuşları (Struthio camelus) iki parmaklıdır. Vücutları ağır olduğundan uçamazlar. Normal bir attan hızlı koşarlar. Baş ve boynu çıplak, ayakları uzun, kuvvetli ve etlidir. Görme duyusunun yanında koku alma hissi de kuvvetlidir.

Tek ayağı kırılan devekuşu, öbür ayağı ile seke seke yol alamaz. Olduğu yerde kalır. Yardım gelmezse açlıktan ölür. Saatte 60-70 km hızla koşarlar. İlk hızları 100 kilometreyi bulur. Fare, böcek, ot ve küçük hayvanlarla beslenir. Çakıl, kemik, yumurta ve istiridye kabukları gibi sert maddeleri de yutar.

Dişilerde tüyler gri renkte olmasına karşılık, daha iri olan erkeklerde kanatlar ve kuyruk beyaz, diğer kısımlar siyahtır. Devekuşlarının tüyleri yumuşak ve makbuldür. Etleri ve tüyleri için avlanmaları sonucu nesilleri tükenmeye başlayınca, 1860 senesinde, evcilleştirilerek Güney Afrika’da çiftliklerde yetiştirilmeye başlandı. 1882’de Amerika’ya ithal edildi.

Üç-dört yıllıklar eşleşir ve yumurtlamaya başlarlar. 1.5 kg ağırlıktaki yumurtası 24 tavuk yumurtası kadardır. Dişiler eştikleri çukurlara 15 kadar sarımtrak kabuklu yumurta yumurtlarlar. Kumda geniş bir çukur kazar ve buraya bütün yumurtaları yerleştirirler. Devekuşları kazmak için toprağı değil de en az emek harcadıkları kumu tercih ederler. Sonra da yumurtaların üstünü basitçe yine kumla örterler. Erkeği geceleri kuluçkaya yatmak suretiyle eşine yardım eder. Devekuşları kendi yumurtalarını kabukların üstündeki hava delikleri sayesinde ayırt ederler. Yavrular 6 haftalık (42-48 gün) bir kuluçka süresinde çıkarlar. Tavuk iriliğinde olup, tüyleri kirpi gibi dikenlidir. Hemen yürüyerek besin aramaya başlarlar. Yumurtadan çıkan yavrular savunmasızdır. Her an yırtıcı bir kuşa yem olabilirler. Ancak, yavrular bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini korumak için yere yamyassı serilerek ölü taklidi yaparlar. Bu şekilde, düşmanları onların ölü olduğunu düşünerek onlara saldırmaz. Bu taklidi tüm yavrular tıpkı biçimde uygular.

Devekuşları uzun boyunları ve keskin gözleri sayesinde çok uzaktan tehlikeyi görebilirler. 5-15 bireylik gruplar halinde dolaşırlar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Erkek devekuşları çok kavgacı ve kıskanç olduklarından çoğunlukla birbirlerini öldürürler. Erkeklerin tüyleri daha yumuşak ve makbuldur. 40-50 yıl yaşarlar. İyi bakıldığı takdirde 80-100 yıl yaşayanları da vardır. Erkek devekuşu aslan kükremesine benzer sesler çıkarır.

Amerika devekuşu (Rhea Americana) ayrı bir cins olup ayakları üç parmaklıdır. Sürüler halinde yaşar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Eti ve yumurtası yenir, tüyleri Afrika devekuşlarından daha kalitesizdir. Buna rağmen tüy ve etleri için “bola” denen kementlerle avlanırlar. Küt ayaklarıyla kendilerini savunurlar.

Tepeli devekuşu (Casuarius emeu), Avustralya, Yeni Gine ve çevrelerindeki adaların sık ormanlarında yaşar. Başında miğfere benzer boynuzsu bir ibik vardır. Ayakları üç parmaklıdır. 40-50 yıl kadar yaşar. Kasuar da denir. Başı ve boynu çıplaktır. Başındaki miğfer, otların arasında yol açmasına yardım eder. Devekuşundan biraz daha küçüktür. 1-2 metrelik maniaları rahatça sıçrayarak aşar. Sulu meyve ve kertenkele yer. İyi yüzer ve balık avlar. Eştikleri çukurlara 3-5 yeşilimsi yumurta yumurtlar. Erkek 6-7 hafta kuluçkaya yatar. Çıkan yavrulara da erkek bakar. Ayakları üç parmaklı olup, en içteki kenar parmakta tırnak, kama gibi uzamıştır. Düşmanlarına karşı korkunç tekmelerle kendini savunur.

Devekuşu grubundan olan diğer hayvanlar;
Emu, Moa, Kivi, Kasovari, Nandu, Filkuşu.
Bu canlıların bir kısmının soyu tükenmiş hayvanlardır.

DEVEKUŞU