Bir ülkede yönetime silah zoruyla el koyan kimselerden oluşan kurul…

Cunta,
(hunta)
İspanyolca: junta.
Fransızca: junte,
İngilizce: junta.
Rusça: hunta,
Latince: jungere.
Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul.
Ülke yönetimine kuvvet zoruyle el koyan heyet, komita.
Bir yönetime geri planda baskı yapan ve tesir eden güç.
Bir ülkede yönetime silah zoruyla el koyan kimselerden oluşan kurul.

Cunta, yönetime kuvvet kullanarak el koyan askeri ya da siyasi grup.
Bir ülkenin yönetimine el koymak maksadıyle askerlerce kurulan gizli teşkilat.
Devlet yönetiminin zorla, askeri güç kullanarak bir grup tarafından ele geçirilmesidir.
Cunta kendi başına sadece belirli bir komite veyahut idari kurulun yönetimi anlamında kullanılırken, eğer cunta yönetimi askeri bir karaktere sahipse, yani komite veya kurul ordu mensuplarından oluşuyorsa yönetime; askeri cunta denir.

Demokrasi geleneği ve gücü yeterli olmayan, ülkenin silahlı kuvvetleri veya içrisinden bir grubun yaptığı askeri darbeleri sonucu oluşan yönetim, cunta yönetimi olarak adlandırılır. Siyasi gibi aktarılsa da darbelerin altında yatan gerçekler genel olarak ekonomiktir.

İnsanlık tarihinde, yönetime kuvvet kullanarak el koyan askeri ya da siyasi gruplar yönettikleri ülke halklarına çok büyük insani zarar vermişlerdir. Şili, İspanya, Yunanistan ve Türkiye’deki 12 Eylül 1980 darbesi sonucunda binlerce insan ölmüş, hapse atılmış ve idam edilmiştir. En ağır şekilleriyle insan hakları ihlalleri yaşanmış olan bu ülkelerde, cuntacılar daha sonra cezalandırılmıştır.

Cunta, askeri bir darbe sonrasında ülkenin yönetimini ele geçiren askeri bir yönetim biçimidir. Bu tür yönetimler, baskıcı, otoriter ve demokrasiye karşıdır. Cunta üyeleri genellikle milliyetçi, muhafazakar ve militarist görüşlere sahiptir. Demokrasiye ve insan haklarına karşıdırlar. Cunta yönetimleri genellikle baskıcı ve şiddet yanlısı bir rejim uygularlar.
​​
Cunta, askeri bir darbenin ardından ülkenin yönetimini ele geçiren bir askeri yönetimdir. Bu tür yönetimler, genellikle otoriter ve baskıcıdır ve sivil hükümetleri devirirler. Darbeci, bir cuntaya katılan, onu destekleyen veya savunan kişidir. Cunta, genellikle askeri darbeyle iktidara gelen demokratik olmayan bir hükümet biçimidir. Darbeci, bu hükümet biçimini destekleyen ve sürdüren kişidir.

Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin çalıştığı yer …

Kançılarya,
Kançılar,
İtalyanca: cancelleria,
İngilizce: Chancery, consular or embassy secretariat.
Kançılarya, konsolosluk veya büyükelçilik sekreterliği.
Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin çalıştığı yer.
Elçlik ve konsolosluklara idari görevlilerin tümü.
Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin bütünü.
Konsoloshanelerde vatandaşlara ait muamelelerin, noterlik işlerinin yürütüldüğü yer.
Musayreb,
Mabeyn, sekretarya.
Osmanlı döneminde ve günümüzde elçilik yerleşkesi anlamına gelir.

Kançılarlık.
Fransızca: Chancellerie,
İngilizce: Chancellery.
Büyükelçilerin veya konsolosların kullandığı özel lojmanlara, konutlara, resmi işlerinin yürütüldüğü binalara denir.
Genellikle bir ülkenin dışişlerine bağlı resmi ve diplomatik misyon ile başka bir ülkede bulunan personelin çalışma ofislerinin bulunduğu ve diplomatik dokunulmazlığı olan bina ve bölümler.
Daimi temsilcilik, büyükelçilik, konsolosluk.
Devletlerin dış ilişkilerle ilgilenen bürokrasi teşkilatına verilen isimdir.

Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese…

Kurum,
Müessese,
Birlik,
Yapı,
Teşkilat,
Tesis.
İngilizce: Institution,
Fransızca: Institution,
Almanca: Institution.
Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese.
Belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan özel veya kamu örgütü.
Kuruluş, yapılış, şekil, biçim.

Kurum kelimesinin diğer anlamları;
Baca isi.
Bacalarda biriken kalın is.
Ocak bacalarında biriken veya çevreye savrulan kalın is.
Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür.
Yaradılış, biçim, yapı.
Merhem, em.
Bir iş yapmak amacıyla bir ya da bir kaç kişi tarafından meydana ana kuruluş getirilen.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı…

UNO,
İngilizce: United Nations Organisation, UN
The United Nations Organization.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı.
Birleşmiş Milletler Örgütü, BM

Dünya barış ve güvenliğini sağlamak, üye ülkeler arasında işbirliğini geliştirmek, iktisadi ve sosyal gelişmeye katkıda bulunmak ve bu ülkelerde refah düzeyini yükseltmek amacıyla 1945 yılında San Fransisko’ da 51 ülkenin imzaladığı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile kurulmuş örgüttür. Birleşmiş Milletler’ in 193 üye ülkesi bulunmaktadır. Türkiye, BM’ nin kurucu üyelerindendir. Merkezi, New York’ ta olan teşkilatın Cenevre, Viyana ve Nairobi’ de de ofisleri bulunmaktadır.

BM Teşkilatında, Çin Halk Cumhuriyeti (Çin Cumhuriyeti ), Fransa Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği), Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ve Amerika Birleşik Devletleri; BM Güvenlik Konseyi’ nin beş daimi üyesini (Kalıcı Beş, Büyük Beş, P5) oluşturur. 24 Ekim her yıl BM Günü olarak kutlanmaktadır.

Sınır kapılarında denetim ve gözetim işlerinin yapıldığı yer…

Gümrük,
Rüsumat,
Rumca: kumerki.
İngilizce: customs, duty.
Fransızca: douane.
Latince: commercium.
Yunanca: kumerkion
Rusça: tamojna.
Rüsüm,
Gümrük idaresi.
Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşyadan alınan vergi veya resim.
Ülkeye girip çıkan malları kontrol etmek ve bu husustaki mevzuatı uygulamakla görevli devlet teşkilatı.
Bu verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu, örgüt.
Sınır kapılarında denetim ve gözetim işlerinin yapıldığı yer.
Hudutlarda kurulan gümrük teşkilatının ismi.
Yabancı ülkelerden gelen ve yabancı ülkelere giden mal ve yolcular için yasalarla konulmuş yargıları uygulayan, ülkeye giriş ve çıkışta malın bağımlı olduğu gümrük vergisini alan örgüt.
Eşya ve kişilerin ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında denetimlerinin yapıldığı ve vergilerin tahakkuk ettirildiği kamu kuruluşu.
Malın yurda girişinde alınan gümrük vergisi.

Gümrük sözcüğünün yörelerimize göre diğer anlamları;
Ağzı ve sapı kırılmış testi.
Küçük kulaklı koyun, keçi.
Gümelek.

Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk …

Adalet,
İngilizce, Fairness, Justice.
Arapça, Adalet, (ﻋﺪﺍﻟﺖ),
Muadele,
Kavvam.
Doğruluk.
Kanun hükmü.
Hakkaniyet,

Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe.
Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.
Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları.
Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk.
Herkese hakkını vermek ve layık olduğu muameleyi yapmak.
Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe.

Haklı ile haksızın ayırt edilmesi, haklıya hakkının verilmesi.
Her şeyin olması gerektiği yerde bulunması, yerli yerinde olması.
Kendine ait olan alanda, kendi mülkünde tasarrufta bulunmak, başkasının hakkına saygılı olmak.
Hak ve hukuka uyma, herkesin hakkını gözetme, doğruluktan ayrılmama, hakkaniyet, adl.
Bir cemiyette kanun ve nizam yoluyle hakların karşılıklı olarak korunması.
Bir devlette hak ve hukuku uygulayan teşkilat.

1 2 3