Süt ve kuru incirle yapılan bir tatlı…

Teleme,
Süt ve kuru incirle yapılan bir tatlı.
Samsun yöresine özgü, süt ve kuru incirle yapılan, dondurmaya benzer bir tatlının adı.
Samsun yöresine özgü, süt ve incirle yapılan, dondurmaya benzer bir tatlı.

Teleme sözcüğünün başka anlamları:
Teleme peyniri.
Sütten doğal yollarla ve bazı bitki özlerini kullanarak bir çeşit peynir elde etme.
Yağı alınmış sütten yapılan peynir.
Bir çeşit tuzsuz ve yumuşak peynir.
Yumuşak bir çeşit peynir.
Katılaşmamış peynir.
Peynir mayasıyla kestirilmiş sütten yapılan süzülmemiş peynir.
Körpe, daha olgunlaşmamış.
Az pişmiş yumurta, rafadan.
Boşta duran, köksüz.
Hastalık sonrası iyileşme dönemi.
Eğreti yapılmış, sağlam olmayan.
Bir çeşit çocuk oyuncağı, topaç.
Zayıf, cansız, gelişememiş
Nadas edilmemiş tarla.
Tane.
Cansız, güçsüz, cılız.
Az pişmiş, yarı çiğ.
Katılaşmamış, az katı.
Dişbudak ağacının yeşil yaprağı.

Ağız ya da taze süte incir sütü damlatılarak yapılan süt kestirmesi.
Isıtılmış keçi sütüne incir ağacı sütü damlatılarak elde edilen yoğurdumsu yiyecek.
Peynir pıhtısının süzülmesi işleminden sonra elde edilen tuzlanmamış, olgunlaştırılmamış taze peynir.

Kesilmiş ekşi sütten yapılan bir tür rakı …

Araka,
Kesilmiş ekşi sütten yapılan rakı.
Kesilmiş ekşi sütten yapılan bir tür rakı.
Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakıya arak denir.

Araki veya Ariki sözcüğünden rakı sözcüğü türetilmiştir.

Arapçada terleme anlamına gelen araka kelimesinden türetilmiştir. Ter anlamına gelen arak’ tan türemiştir.

Eski dönemde rakı tutkunlarına Araknuş denirmiş.

Aslan sütü olarak da bilinen rakının bu ismi ise, Osmanlı devrinde rakı güğümleri üstündeki aslan kabartmalarından gelmektedir.

Kesilmiş süte kesük veya teleme denir. Bunlardan yani kesilmiş sütten yapılan çökelek de dolaz denir. Aynı şekilde bu tür kesilmiş sütten yapılan rakıya ise araka denir. Benzer şekilde kesilmiş sütten yapılan peynire ise teleme peyniri denir. Bütün mesele sütün kesilmiş olması yani süt kesilince sütün üstünde koyu bir bölüm oluşur. Bu bölüme kesmik denir.

Ayrı bir anlam ifade eden araka kelimesi ise Rumcada, iri taneli bezelye demektir. Eski Osmanlıcada ise arak anlamı için aşağıdaki manalar ifade eder. Böylece araka kelimesinin araka ile ilişkisi ortaya çıkar.

Tekerlek biçiminde,sarımtırak ve yağlı bir peynir…


Kaşar,
Kaşkaval,
İtalyanca Caciocavallo.
Tekerlek biçiminde, sarı renkte, kaşara benzeyen bir tür peynir.
Argoda Aptal ve Sersem için kaşkaval denilmektedir.

Kaşar Peyniri;
Kaşar peyniri Selanik’te 100 yıl önce bir tesadüf eseri olarak Raşel isminde bir Yahudi kızı tarafından bulunmuştur. Babası büyük bir beyaz peynir yapıcısı olan Raşel bir gün beyaz peynir için hazırlanan büyükçe bir teleme kitlesini kaza ile içinde kaynar su bulunan kazana düşürmüş ve bunu çıkarıncaya kadar teleme kitlesi erircesine yumuşamıştır. Raşel telâşla bu haşlanmış teleme kitlesini tesadüfen aaagâh üzerinde bulunan bir yoğurt karavanasına koyup sıkıca bastırarak içinde hava kalmayacak şekilde kalıplamış ve üzerini örterek ihtimara öz türk-çe deyimle bir nevi ekşiyip olgunlaşmaya bırakmıştır. Raşel böylece beyaz peynirden daha lezzetli ve boyasız tabii bir şekilde sarı renkli bir peynir elde edince durumu babasına bildirmiş ve başına gelenleri anlatmıştır. Babası da elde edilen bu yeni peynir çeşidini pek beğenmiş ve bir parçasını alıp hahama götürmüştür. Musevî dininde yenilip içilecek maddelerin haham tarafından muayenesi ve onun yenmeye veya içilmeye elverişli olup olmadığı kararını vermesi gerekir. Yenilip içilmeye elverişli ise (Kaşar) değil ise (Turfa) hükmü verilir.

Bugün bile Musevî dükkân ve kasaplarında satılan yiyecek maddelerinde bilhassa tavuk ve etlerde haham tarafından vurulmuş (Kaşar) damgası vardır. Mutaassıp Museviler bu damgayı görmedikçe tavuk ve et yemezler. Selanik’teki Yahudi peynircinin kızı Raşel’in bulduğu lezzetli ve sarı renkli yeni peyniri görüp tadan haham da pek beğendiği bu yeni peynire (Kaşar) yani yenilebilir demiş ve böylece bu yeni peynirin adı da kaşar olarak kalmıştır. Bu peynire kaşkaval ismi de verilir.

Bu ismin de kökü yine Selanik’tir. O tarihlerde Selanik Türkiye’nin en geniş dış ticareti olan en büyük bir limanı idi. Orada İtalyan peynirleri de satılmakta bilhassa Caccio-Cavallo peyniri pek beğenilirmiş. Bu yeni peynir de CaccioCavalloya benzediği için ona da Caccio-Cavallo (Kaçyo Kavallo) dan muharref (değiştirilmiş) olarak kaşkaval demişlerdir. Bu isim Balkanlarda yayılmış fakat pek çok Yahudinin bulunduğu memleketimizde kaşar ismi tutulmuştur. Yeni peynire haham tarafından kaşar hükmü verilince baba-kız ertesi yıl piyasaya 750 okka yani bir tona yakın kaşar peyniri çıkararak bu yeni peyniri yaymaya başlamışlardır.

Bugün memleketimizde Edirne Kırklareli Keşan Bursa Uludağ Afyon ve Kars’ta bol miktarda kaşar peyniri yapılmaktadır.