Yazılı olan şey, kitap…

Betik,
İngilizce: script, letter.
Fransıza: scenario
Kitap,
Yazı.
Yazılı kağıt.
Kitap, mektup, pusula, tezkere.
Her türlü yazılı şey.
Yazılı olan şey, yazılmış yapıt.
Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula.
Osmanlı İmparatorluğu’nda, XVI. yüzyıla değin, yazılı kağıda verilen ad.

Betik sözcüğünün başka anlamları:
Soluk, rengini atmış.
Katetmek, kesmek
Yapışıp bir şeyi çekmek.

Bir sıvıyı bir kaptan başka bir kaba aktarmaya yarayan iki kolu büzgülü boru…

Sifon,
Fransızca: siphon.
Latince: siphon.
Bir sıvıyı bir kaptan başka bir kaba aktarmaya yarayan iki kolu büzgülü boru.
Bir sıvıyı bir kaptan başka bir kaba aktarmaya yarayan, değişik uzunlukta iki kolu olan bükülmüş boru.

Bir sıvıyı bulunduğu yerden başka bir yere boşaltmaya veya aktarmaya yarayan, bir kolu daha uzun U şeklinde boru.
Özellikle barajlardan kanallarla gelen suyu yolların altından geçirmeye yarayan boru sistemi.
Lavaboların, helaların altında bulunan ve kanalizasyon sistemindeki pis kokuların binaya yayılmasını önleyen araç.
Hela taşlarında birikenleri kanalizasyon sistemine aktarmak için bir depodaki suyun hızla ve basınçla boşalmasını sağlamak üzere rezervuar adı verilen depodaki düzeneğin kolu veya bu düzeneğin adı.

Sifon:
Bir sıvıyı bir kaptan başka bir kaba aktarmaya yarayan değişik uzunlukta iki kolu olan bükülmüş boru.

Pipet:
Sıvıları,solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru.

Sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru…

Pipet,
Fransızca: pipette,
İngilizce: pipet, pipette
Kamış,
Cam boru.
Plastik boru,
Şalümo,
Sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru.

Sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru; kamış.
Çoğunlukla laboratuvarlarda kullanılan, derecelendirilmiş veya ayarlanabilir hacimlere sahip, Sıvıları transfer etmek için kullanılan araç.
Deneysel çalışmalarda, belirli hacimde sıvı aktarmak için kullanılan, kimyasal maddelere dayanıklı laboratuvar malzemesi.
Az miktardaki sıvıları bir kaptan bir kaba nakletmede, ölçmede kullanılan, genellikle camdan yapılmış borucuk.

Soluk, nefes…

Dem,
Farsça dem, (ﺩﻡ).
Soluk, nefes.
Nefes, soluk.
Eski dilde, Soluk, nefes.

Dem kelimesinin diğer anlamları;
Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu.
Halk ağzında Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması.
Zaman, çağ, vakit, mevsim, devir.
Zaman, çağ, an, Vakit,
Dönem, devir.
Asır, yüzyıl.
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit.
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit.
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit.
Belirlenmiş olan an.
Eskiden Osmanlı döneminde, İçki.
Koku.
Kan.
Yaş.

1 2