Satürn gezegenine verilen bir başka ad …

Satürn,
Zühal,
Sekendiz,
Tetis, Titan,
Mimas,
Enceladus,
İngilizce: Saturn,
Fransızca: Saturne,
Almanca: Saturn.

Güneş Sisteminin Güneş’e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter’ den sonra ikinci sırada gelir. Adını yunan mitolojisindeki Kronos’ tan alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.

Rea (Rhea); Satürn gezegeninin 1672 yılında Cassini tarafından keşfedilen beşinci uydusu.

Bir Mısır Tanrıçası ….

Rea,
(Rhea)
Bir Mısır Tanrıçası.
Tanrıların anası ve Dağlık bölgelerin tanrıçası.
Gaia ve Uranos’ un kızıdır.
Olimpos Dağı’nda yaşamamasına rağmen, Olimpian tanrı ve tanrıçalarının anası sayılmıştır.

Mısır Tanrıları ve Tanrıçaları;
Amen-Amon-Ammon-Amun-Amoun(Teb’in baş tanrısı)
Anat-Eski Mısır’ da savaşçıların ve silahların tanrıçası.
Anatu, Anath, Anata-Mısır’da savaşçı bir tanrıça.
Anubis (Anpu-Ano-Oobist)-Osiris’in oglu, Çakal başlıdır. Ölüler Tanrısı
Anuket-Elephantin yöresinde Khnum ve Sati’nin kızı.
Apis-Boga olarak çizilmistir.
Aten,
Aton-Güneş Tanrısı
Bast (Bastet) – Kedi tanrıça
Edjo-Firavunun tacının bir parçasıdır.
Geb(Seb)-Yeşil ve siyah derili bir adam olarak çizildi.
Hathor(Het-Heru,Het-Hert)-Teb’ de ölüm tanrısı.
Hermes-Tanrıların mesajcısı
Heru-Ra-Ha
Horus(Hor)-Behdet-Güneş tanrıçası, Şahin biçiminde betimlenen gökyüzü tanrısı
Isis(Auset)-En önemli tanrıça, Horus’ un annesi.Ana tanrıça.
Khnum-Khons(Chons)
Maat-Adalet tanrıçası.
Min-Erkeklik ve üreme tanrısı
Month(Mentu,Men Thu)-Savas tanrısı.
Mut (Auramooth)-Amen’in karısı, Khons’un annesi.
Nfertum
Neith(Net,Neit,Thoum-aesh-neith)-Çok eski bir savas tanrıçasıdır.
Nekhbet-Edjo’ nun eşidir.

Nephthys(Nebt-het)-Hapi’nin koruyucusudur.
Nu-Tanrıların en eskisi.
Nut (Nuit)-Gökyüzü tanrıcası, Eski Mısır inanışında gök tanrıçası.
Osiris(Ausar)-Ölülerin koruyucusu ve yargılayıcısı.
Ptah-Memphis’te Dünya’yı yarattıgına inanılır.
Ra-Günes tanrisi ve Yaratıcı olarak bilinir.
Ra-Horakhty(Ra-Hoor-Khuit)

Sati-Khnum’un esi ve Anuket’in annesidir.
Seker-Isik tanrısı.
Sekhmet-Aslan tanrıça(Eski Mısır dininde, Ra’ nın düşmanlarını yok eden savaş tanrıçası)
Selkhet(Serket, Serqet) – Tutankhamon’ un mezarındaki heykeli çok ünlüdür.
Selkis, Başında akrep taşır biçimde betimlenen eski Mısır tanrıçası.
Set(Seth)
Shu-Rüzgarın ve atmosferin tanrısı.
Sobek-Sular Tanrısı
Tefnut-Bulutların tanrıçasıi, Ra’nın kızı.
Thoth-Ay tanrısı
Thoueris-Hippopotam tanrıça.

Satürn gezegeninin 1672’de Cassini tarafından keşfedilen beşinci uydusu…

Rea,
(Rhea)
Satürn gezegeninin 1672’de Cassini tarafından keşfedilen beşinci uydusu.
Satürn (eski adı ile Zühal);
Güneş Sisteminin Güneş’e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter’den sonra ikinci sırada gelir. Adını Yunan mitolojisindeki Kronos’tan alır.

Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.

Satürn’ün büyük düzenli uydusu ve Titan’dan sonra gezegenin en büyük ikinci uydusu olan Rhea. İtalyan doğumlu Fransız gökbilimci tarafından 1672 yılında keşfedildi. Gian Domenico Cassini ve Yunan mitolojisinin bir Titan’ı olarak adlandırıldı.

Rhea’nın çapı 1.528 km’ dir. Ortalama 527.040 km. mesafededir. Dairesel bir yörüngede Satürn’ün etrafında döner. Rhea’nın yoğunluğu, suyun 1,3 katıdır. Rhea, zayıf bir oksijen ve karbondioksit atmosferine sahiptir. Satürn’ün diğer büyük uydularının çoğu gibi, Rhea da yörünge periyoduyla eşzamanlı olarak döner.

Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası …

Ma,
Anadolu halklarının en eski ana tanrıçaları;
Artemis,
Hepat,
Kubaba, Kybele,
Lat,
Ma, Marienna,
Rhea,
Vuruşema.

Anadolu’nun bilinen en eski yerli halkı olan Hattilerin baş tanrısı, bir tanrıçadır. Anadolu’da görülen ana tanrıça inancının son halkası Efes’te Artemis’tir.

 

Artemis’e yönelik bağlılığın, yıllar sonra Hristiyanlık inancının doğmasıyla inancın belki de en önemli figürü, Tanrısal varlığının annesi olan Meryem Ana’ya duyulan bağlılığa döndüğü öne sürülür.
Halikarnas Balıkçısı, Arap inancının merkezi ibadethanesi denilebilecek Kabe’nin adının da Hübel’den, Kıble’nin de Kybele’den geldiğini söyler.

"Kafasını kuma gömen kuş" olarak bilinen hayvan …

Devekuşu,
(İng. Ostrich).

Afrika devekuşları (Struthio camelus).

Latince Struthio serçe, Camelus deve demektir.

Uçamayan kuş türlerinden olup Afrika kökenlidir. Arabistan ve Afrika steplerinde sürüler halinde yaşayan 40-50 ömürlü en büyük kuşlardır. Devekuşu kafasını kuma gömer diye rivayet edile gelmiştir. Mecazi anlamda kullanılmaktadır. Esasen kafasını kuma gömerse boğulur. Bir tehlike karşısında devekuşu saatte 60-70 km’ye kadar bir hızla otuz dakika boyunca koşarak kaçabilir.

 

Devekuşu söylendiği gibi düşmanından saklanmak için başını kuma gömmez. Aksine, ayakları ile düşmana şiddetli tekmeler atar. Çok korktuğunda, başını karnının altına çekmesi ve uyurken kumun üzerine koymasından bu söz söylenmiş olsa gerektir. Başka bir rivayete göre kuma kafalarını kuma sokarak su ararlarmış.

Bilinmeyen başka bir özelliği var. Deve kuşu yumurtalarının yaydığı kokudan dolayı devekuşu yumurtasının bulunduğu yerlere örümceklerin yaklaşmasını ve ağlarını örmelerini engellemektedir. Camilerin kubbelerine devekuşu yumurtası yerleştirilerek örümceklerin ulaşılmayacak bu yerlerde ağ yapması 400 yıldır uygulanarak önlenmiştir. Ayrıca tüyleri süs olarak kullanılır. Çoğunlukla dekoratif toz alıcı olarak kullanılır. Devekuşu derileri deri endüstrisinde kullanılır. Eti ise ticari amaçlı kullanılır.

Afrika, Masai, Somali devekuşları en iyi bilinenleridir. Amerika devekuşu ayrı bir cinstir. Nesli tükenmemiş kuşların en büyüğüdür. Büyümüş bir erkek devekuşu 1.5-2 m. yükseklikte, 2.5 m uzunlukta, 150 kg ağırlıktadır. Devekuşlarında karina (göğüs kemiği çıkıntısı) bulunmaz. Afrika devekuşları (Struthio camelus) iki parmaklıdır. Vücutları ağır olduğundan uçamazlar. Normal bir attan hızlı koşarlar. Baş ve boynu çıplak, ayakları uzun, kuvvetli ve etlidir. Görme duyusunun yanında koku alma hissi de kuvvetlidir.

Tek ayağı kırılan devekuşu, öbür ayağı ile seke seke yol alamaz. Olduğu yerde kalır. Yardım gelmezse açlıktan ölür. Saatte 60-70 km hızla koşarlar. İlk hızları 100 kilometreyi bulur. Fare, böcek, ot ve küçük hayvanlarla beslenir. Çakıl, kemik, yumurta ve istiridye kabukları gibi sert maddeleri de yutar.

Dişilerde tüyler gri renkte olmasına karşılık, daha iri olan erkeklerde kanatlar ve kuyruk beyaz, diğer kısımlar siyahtır. Devekuşlarının tüyleri yumuşak ve makbuldür. Etleri ve tüyleri için avlanmaları sonucu nesilleri tükenmeye başlayınca, 1860 senesinde, evcilleştirilerek Güney Afrika’da çiftliklerde yetiştirilmeye başlandı. 1882’de Amerika’ya ithal edildi.

Üç-dört yıllıklar eşleşir ve yumurtlamaya başlarlar. 1.5 kg ağırlıktaki yumurtası 24 tavuk yumurtası kadardır. Dişiler eştikleri çukurlara 15 kadar sarımtrak kabuklu yumurta yumurtlarlar. Kumda geniş bir çukur kazar ve buraya bütün yumurtaları yerleştirirler. Devekuşları kazmak için toprağı değil de en az emek harcadıkları kumu tercih ederler. Sonra da yumurtaların üstünü basitçe yine kumla örterler. Erkeği geceleri kuluçkaya yatmak suretiyle eşine yardım eder. Devekuşları kendi yumurtalarını kabukların üstündeki hava delikleri sayesinde ayırt ederler. Yavrular 6 haftalık (42-48 gün) bir kuluçka süresinde çıkarlar. Tavuk iriliğinde olup, tüyleri kirpi gibi dikenlidir. Hemen yürüyerek besin aramaya başlarlar. Yumurtadan çıkan yavrular savunmasızdır. Her an yırtıcı bir kuşa yem olabilirler. Ancak, yavrular bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini korumak için yere yamyassı serilerek ölü taklidi yaparlar. Bu şekilde, düşmanları onların ölü olduğunu düşünerek onlara saldırmaz. Bu taklidi tüm yavrular tıpkı biçimde uygular.

Devekuşları uzun boyunları ve keskin gözleri sayesinde çok uzaktan tehlikeyi görebilirler. 5-15 bireylik gruplar halinde dolaşırlar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Erkek devekuşları çok kavgacı ve kıskanç olduklarından çoğunlukla birbirlerini öldürürler. Erkeklerin tüyleri daha yumuşak ve makbuldur. 40-50 yıl yaşarlar. İyi bakıldığı takdirde 80-100 yıl yaşayanları da vardır. Erkek devekuşu aslan kükremesine benzer sesler çıkarır.

Amerika devekuşu (Rhea Americana) ayrı bir cins olup ayakları üç parmaklıdır. Sürüler halinde yaşar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Eti ve yumurtası yenir, tüyleri Afrika devekuşlarından daha kalitesizdir. Buna rağmen tüy ve etleri için “bola” denen kementlerle avlanırlar. Küt ayaklarıyla kendilerini savunurlar.

Tepeli devekuşu (Casuarius emeu), Avustralya, Yeni Gine ve çevrelerindeki adaların sık ormanlarında yaşar. Başında miğfere benzer boynuzsu bir ibik vardır. Ayakları üç parmaklıdır. 40-50 yıl kadar yaşar. Kasuar da denir. Başı ve boynu çıplaktır. Başındaki miğfer, otların arasında yol açmasına yardım eder. Devekuşundan biraz daha küçüktür. 1-2 metrelik maniaları rahatça sıçrayarak aşar. Sulu meyve ve kertenkele yer. İyi yüzer ve balık avlar. Eştikleri çukurlara 3-5 yeşilimsi yumurta yumurtlar. Erkek 6-7 hafta kuluçkaya yatar. Çıkan yavrulara da erkek bakar. Ayakları üç parmaklı olup, en içteki kenar parmakta tırnak, kama gibi uzamıştır. Düşmanlarına karşı korkunç tekmelerle kendini savunur.

Devekuşu grubundan olan diğer hayvanlar;
Emu, Moa, Kivi, Kasovari, Nandu, Filkuşu.
Bu canlıların bir kısmının soyu tükenmiş hayvanlardır.

DEVEKUŞU