Derebeylikte kendisine itaat edilen efendi …

Süzeren,
Vasal,
Vassal- süzeren.
Koruyan-Korunan.

Bir derebeyin himayesine girip kendini onun hizmetine adayan kimse…
Bir senyöre bağlılık yemini etmiş toprak sahibi, feodal aristokrat.
Bir derebeyin himayesine girip kendini onun hizmetine adayan kimse.
Bir kimseye bağlı kimse, bağlanılacak kimseye kul köle olan.
Biat eden kimse, tebaa, kul, hizmetli köle, köle gibi, vassalage, vasallık, derebeylik sistemi, kölelik, tımar zeamet, vasallar.

Orta Çağda özellikle Batı Avrupa’da toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri tek bir kimsenin malı sayan siyasal düzen. Feodalite dönemindeki toprak sahipleridir. Yani marki dükün, dük prensin vasalidir. Aristokrasi piramididir. En tepedeki imparator da tanrının vasali sayılıyor.

Vasallar, Feodaliteyi oluşturan üç unsurdan biridir.

Feodalizm veya Derebeylik, Orta çağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodalizm kelimesi, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Cermen kökenli bir kelimeden türetilmiştir.

Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezi otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.

Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da hakim olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir.

İlk Çağda Roma’ dan yönetilen topraklarda Cermen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasi düzeni bozulmuş ve sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır.

Eskiden bir eseri daha iyi açıklamak için yazılan kitaba, şerh kitabına verilen ad …

Haşiye,
Haşiye (Arapça, حاشيه , İng. post scriptum),

Dipnot.
Derkenar, haşiye yazma veya yazılma.
Şerh kitabı.
Bir eseri daha iyi açıklamak için yazılan kitap demektir.
Sahife kenarına veya altına yazılan izah.
Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı.
Kenar, pervaz.
Bir yazmada yazarın verdiği bilgiyi açıklamak ya da aynı konuda daha ayrıntılı bir bilgi vermek amacıyla başka bir yazarca oluşturulan yazma.

Sahife kenarına veya altına yazılan izahata denilir. Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı, anlamına da gelir. Haşiye yazma veya yazılma işine ise Tahşiye denir.

Ayrıca Korkutma, ürpertme anlamında da kullanılır.

Osmanlıca dipnot yazma, haşiye yazma, çıkma yapma …

Tahşiye,
Tahşiye, (Arapça, تحشيه ). Haşiye yazma.
Eskiden dipnot yazma, çıkma yapma.

Dipnot.
Dipnot ekleme.
Derkenar,

Haşiye yazma veya yazılma.
Haşiye yazma veya yazılma işinin adıdır.
Bir anlamda yorumlama.

Genelde otorite alim ve evliyalar tarafından, özet olarak yazılmış ve anlaşılması zor olan kaynakların, anlaşılır hale getirilmesi ve geniş ve tafsilatlı bir şekle çevrilerek yazılmasına Tahşiye denir.

Haşiye, (Arapça, حاشيه , İng. post scriptum),
Sahife kenarına veya altına yazılan izahata denilir. Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı, anlamına da gelir.

Kenar. Şerh kitabı.
Bir eseri daha iyi açıklamak için yazılan kitap demektir.
Sahife kenarına veya altına yazılan izah.
Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı.
Kenar, pervaz.
Bir yazmada yazarın verdiği bilgiyi açıklamak ya da aynı konuda daha ayrıntılı bir bilgi vermek amacıyla başka bir yazarca oluşturulan yazma.

Ayrıca Korkutma, ürpertme anlamında da kullanılır.

Eski Mısır sanatında, Ra’nın gözünü çağrıştıran şişkin boyunlu kobra yılanı betimlemesine verilen ad …

Uraeus,
Eski Mısır sanatında, Ra’nın gözünü çağrıştıran şişkin boyunlu kobra yılanı betimlemesine verilen ad.

Mısır mitolojisinde güneş tanrısı Ra’dır. Firavunlar, Ra’nın soyundan geldiklerini ilan etmişlerdir. Kutsal merkezi Heliopolis’dir. Güneş Ra’nın sembolü olup başında bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde betimlenmiştir.

Uraeus, (Çoğul, Uraei).
Dik duran Mısır kobrası biçiminde tasvir edilmiş bu sembol tükürmekte olan Eski Mısır’da bağımsızlık, kraliyet ailesi, tanrıları ve tanrısal otoriteyi temsil edermiş.

Uraeus, kobra biçiminde tasvir edilmiştir. En eski tanrıçalardan biri olan tanrıça Wadjet’in simgesidir. Wadjet’in kültünün merkezi sonradan Yunanlar tarafından Buto ismi verilen Per-Wadjet bölgesindeydi. Nil deltasının hakimi ve Aşağı Mısır’ın koruyucusu haline geldikten sonra simgesi firavunlar tarafından baş süslemesi olarak kullanılmaya başlandı. Firavun sadece bu uraesu takarak geçerlilik kazanırdı. Bu geleneğe ait M.Ö. 3. yy.da Eski Krallık döneminden kalma bile kanıtlar vardır. Wadjet ile ilişkilendirilmiş ya da onun bir uzantısı olarak kabul edilmiş birçok tanrıça da uraeusu kullanırdı.

Kendini büyük görme …

Kibir, (Arapça kibr, کبر )
Büyüklük taslama,
Şişinme.
Büyüklenme,
Benlik, Gurur.
Büyük, büyüklük.
Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma.
Kendisini büyük gösteriş.
Kendisini, başkalarından üstün olmadığı halde üstün görme ve tutma hastalığı.
Şeref ve şan.
Bir şeyin muazzamı.

Çağımızın bir ruh hastalığıdır. Kibir, kendini karşıdakinden üstün görmektir. Kibir olması için iktidar, makam, saltanat, güç, mevkii, zenginlik, mal, mülk, bilim, ilim, çoluk, çocuk, evlat, güzellik gibi artı bir nokta olması gerekir ki insanoğlu kibirlenebilsin. İnsanoğlunun en zayıf özelliklerinden birisi olup olgunlaşmayı ve tevazu göstermeyi engeller, insanı düşürür. Bir nevi davranış bozukluğu olarak bilinir. Her türlü iyiliğe engel olan bir olgu olup yönetilemez.

İnsanoğlunun en zayıf özelliklerinden birisidir. “İnsanoğlu dünyayı zincirleyen bütün güçlerden iradesini kazandığı zaman kurtulur.” Goethe

1 2 3