Hz. Muhammed’in düşmanlarından saklandığı mağaranın adı …

Sevr,
Sevr Mağarası.
Hz. Peygamberin üç gün boyunca saklandığı mağaranın adı.
Hz. Muhammed’in düşmanlarından saklandığı mağaranın adı.
Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında Hz. Ebu Bekir ile birlikte müşriklerden gizlendikleri ve üç gün süreyle kaldıkları mağara. Müşrik, Eski dilde Allah’a ortak kabul eden, şirk işleyen kişi demektir. Allah’tan başkasına ibadet eden kimse.

Sevr Mağarası, Mekke’nin 5 km. güneyinde bulunan 739 m. yükseklikte bir bir dağın zirvesindedir. Hazreti Muhammed’ in Mekke’den kuzeyde bulunan Medine’ye hicreti esnasında Hazreti Ebu Bekir ile saklandığı mağaranın ve dağın adı Sevr’dir. Bu mağaranın önemi o dönemde hicreti önlemek için puta tapanlar bir iz takipçisi kılavuz ile izlerini sürerler. Kılavuz kayadan yontma bu Mağarayı bulur, ancak mağaranın girişinde bir güvercin yuvası ve yeni yumurtlamış iki güvercin ile mağaranın ağzının da örümcek ağı ile kapatıldığını görerek geri dönerler. Bu mücize ile Hicret önlenememiş olur.

Tesadüf bu ya bir yer daha vardır Sevr adlı. I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğunun 1920 yılında çöküşünün imzalandığı, Başkent Paris’in 3 km batısında bulunan Sevr banliyösüdür. Fransa’daki Sevr’de bulunan seramik müzesinde anlaşma imzalanmış ve 433 madde ile ülke Osmanlı tarafından sıfırlanmıştır. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı devam etmekteydi ve savaşın galibi yeni Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu M.Kemal Atatürk ve 1923 yılında Lozan’da anlaşmayı imzalayan İsmet İnönü’ dür. Lozan Antlaşması ile İtilaf devletlerinin Osmanlıyı bitiren Sevr Antlaşmasının geçerliliği kaybolmuştur.

Kene ve uyuz böceği gibi organik maddelere dadanan çok küçük örümceğimsi böceklerin ortak adı …

yassi-akar-ilaclama
Akar, (Fr. acare).
Mite, (İng. Mite).
Bir parazit.
Genellikle insanlar ve hayvanlar üzerinden beslenen bir parazittir.
Kene ve uyuz böceği gibi organik maddelere dadanan çok küçük örümceğimsi böceklerin ortak adıdır.

Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir canlı türü. Gözle görülmeyecek kadar küçük yapılı bir haşeredir. Ölmüş deri parçalarıyla beslenen bir mikroskopik canlı türüdür.

Sıcak ortamlarda üreyen, bakteri ve mikropların olduğu alanlarda yaşar. Vücutta kaşıntı ve kızarıklık yapan halı, çarşaf, giyecek türü tüylü, pamuklu eşyaların arasında bulunur. Deri enfeksiyonlarına neden olan Akarlar, egzama, mantar vb. benzeri rahatsızlıklaradan dolayı epitelyumun üzerindeki ölü deri tabakası veya dökülen deri ve kıl ile beslenir. Toz ve havada bulunan bu haşereler ciddi solunum yolu hastalıklarına neden olur ya da astım, nefes darlığı, bronşit gibi hastalıkları tetikler. Bu yaşabileceği ortamlarda düzenli olarak ilaçlamak gerekir. Çok küçük olduklarından görünmezler.

Akar kelimesinin diğer anlamları;
İşleyen yara.
Fistül,
Sürekli kanayan, akan çıban, sıraca.
Irmak, dere, çay, küçük akarsu.
Sıvı, mai, likit.
Çağlayan.
Akıntılı yer.
Çeşme, pınar,
Kaynak, su oluğu.
Çeşme yalağı.
Suni ipekli, Adi kumaş.
Akarca.
Kumlu yer,
Köşk, yüksek bina.
Babil vilayetinde bir yer adı.
Dehşetli olmak.
Yaralamak.
Boğazlamak.
Zayi etmek, Kaybetmek.
Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkan, tarla, bağ vb. mülk, akaret.
Kiraya verilerek gelir getiren taşınmaz mal. (İng. real estate).
Korku ve dehşetten kişinin ayakları titreyip dövüşememesi.
Eskişehir yöresinde eskiden akarsuların kenarındaki ya da içinden dere geçen çamaşırlık için kullanılır.

"Kafasını kuma gömen kuş" olarak bilinen hayvan …

Devekuşu,
(İng. Ostrich).

Afrika devekuşları (Struthio camelus).

Latince Struthio serçe, Camelus deve demektir.

Uçamayan kuş türlerinden olup Afrika kökenlidir. Arabistan ve Afrika steplerinde sürüler halinde yaşayan 40-50 ömürlü en büyük kuşlardır. Devekuşu kafasını kuma gömer diye rivayet edile gelmiştir. Mecazi anlamda kullanılmaktadır. Esasen kafasını kuma gömerse boğulur. Bir tehlike karşısında devekuşu saatte 60-70 km’ye kadar bir hızla otuz dakika boyunca koşarak kaçabilir.

 

Devekuşu söylendiği gibi düşmanından saklanmak için başını kuma gömmez. Aksine, ayakları ile düşmana şiddetli tekmeler atar. Çok korktuğunda, başını karnının altına çekmesi ve uyurken kumun üzerine koymasından bu söz söylenmiş olsa gerektir. Başka bir rivayete göre kuma kafalarını kuma sokarak su ararlarmış.

Bilinmeyen başka bir özelliği var. Deve kuşu yumurtalarının yaydığı kokudan dolayı devekuşu yumurtasının bulunduğu yerlere örümceklerin yaklaşmasını ve ağlarını örmelerini engellemektedir. Camilerin kubbelerine devekuşu yumurtası yerleştirilerek örümceklerin ulaşılmayacak bu yerlerde ağ yapması 400 yıldır uygulanarak önlenmiştir. Ayrıca tüyleri süs olarak kullanılır. Çoğunlukla dekoratif toz alıcı olarak kullanılır. Devekuşu derileri deri endüstrisinde kullanılır. Eti ise ticari amaçlı kullanılır.

Afrika, Masai, Somali devekuşları en iyi bilinenleridir. Amerika devekuşu ayrı bir cinstir. Nesli tükenmemiş kuşların en büyüğüdür. Büyümüş bir erkek devekuşu 1.5-2 m. yükseklikte, 2.5 m uzunlukta, 150 kg ağırlıktadır. Devekuşlarında karina (göğüs kemiği çıkıntısı) bulunmaz. Afrika devekuşları (Struthio camelus) iki parmaklıdır. Vücutları ağır olduğundan uçamazlar. Normal bir attan hızlı koşarlar. Baş ve boynu çıplak, ayakları uzun, kuvvetli ve etlidir. Görme duyusunun yanında koku alma hissi de kuvvetlidir.

Tek ayağı kırılan devekuşu, öbür ayağı ile seke seke yol alamaz. Olduğu yerde kalır. Yardım gelmezse açlıktan ölür. Saatte 60-70 km hızla koşarlar. İlk hızları 100 kilometreyi bulur. Fare, böcek, ot ve küçük hayvanlarla beslenir. Çakıl, kemik, yumurta ve istiridye kabukları gibi sert maddeleri de yutar.

Dişilerde tüyler gri renkte olmasına karşılık, daha iri olan erkeklerde kanatlar ve kuyruk beyaz, diğer kısımlar siyahtır. Devekuşlarının tüyleri yumuşak ve makbuldür. Etleri ve tüyleri için avlanmaları sonucu nesilleri tükenmeye başlayınca, 1860 senesinde, evcilleştirilerek Güney Afrika’da çiftliklerde yetiştirilmeye başlandı. 1882’de Amerika’ya ithal edildi.

Üç-dört yıllıklar eşleşir ve yumurtlamaya başlarlar. 1.5 kg ağırlıktaki yumurtası 24 tavuk yumurtası kadardır. Dişiler eştikleri çukurlara 15 kadar sarımtrak kabuklu yumurta yumurtlarlar. Kumda geniş bir çukur kazar ve buraya bütün yumurtaları yerleştirirler. Devekuşları kazmak için toprağı değil de en az emek harcadıkları kumu tercih ederler. Sonra da yumurtaların üstünü basitçe yine kumla örterler. Erkeği geceleri kuluçkaya yatmak suretiyle eşine yardım eder. Devekuşları kendi yumurtalarını kabukların üstündeki hava delikleri sayesinde ayırt ederler. Yavrular 6 haftalık (42-48 gün) bir kuluçka süresinde çıkarlar. Tavuk iriliğinde olup, tüyleri kirpi gibi dikenlidir. Hemen yürüyerek besin aramaya başlarlar. Yumurtadan çıkan yavrular savunmasızdır. Her an yırtıcı bir kuşa yem olabilirler. Ancak, yavrular bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini korumak için yere yamyassı serilerek ölü taklidi yaparlar. Bu şekilde, düşmanları onların ölü olduğunu düşünerek onlara saldırmaz. Bu taklidi tüm yavrular tıpkı biçimde uygular.

Devekuşları uzun boyunları ve keskin gözleri sayesinde çok uzaktan tehlikeyi görebilirler. 5-15 bireylik gruplar halinde dolaşırlar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Erkek devekuşları çok kavgacı ve kıskanç olduklarından çoğunlukla birbirlerini öldürürler. Erkeklerin tüyleri daha yumuşak ve makbuldur. 40-50 yıl yaşarlar. İyi bakıldığı takdirde 80-100 yıl yaşayanları da vardır. Erkek devekuşu aslan kükremesine benzer sesler çıkarır.

Amerika devekuşu (Rhea Americana) ayrı bir cins olup ayakları üç parmaklıdır. Sürüler halinde yaşar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Eti ve yumurtası yenir, tüyleri Afrika devekuşlarından daha kalitesizdir. Buna rağmen tüy ve etleri için “bola” denen kementlerle avlanırlar. Küt ayaklarıyla kendilerini savunurlar.

Tepeli devekuşu (Casuarius emeu), Avustralya, Yeni Gine ve çevrelerindeki adaların sık ormanlarında yaşar. Başında miğfere benzer boynuzsu bir ibik vardır. Ayakları üç parmaklıdır. 40-50 yıl kadar yaşar. Kasuar da denir. Başı ve boynu çıplaktır. Başındaki miğfer, otların arasında yol açmasına yardım eder. Devekuşundan biraz daha küçüktür. 1-2 metrelik maniaları rahatça sıçrayarak aşar. Sulu meyve ve kertenkele yer. İyi yüzer ve balık avlar. Eştikleri çukurlara 3-5 yeşilimsi yumurta yumurtlar. Erkek 6-7 hafta kuluçkaya yatar. Çıkan yavrulara da erkek bakar. Ayakları üç parmaklı olup, en içteki kenar parmakta tırnak, kama gibi uzamıştır. Düşmanlarına karşı korkunç tekmelerle kendini savunur.

Devekuşu grubundan olan diğer hayvanlar;
Emu, Moa, Kivi, Kasovari, Nandu, Filkuşu.
Bu canlıların bir kısmının soyu tükenmiş hayvanlardır.

DEVEKUŞU

1 2