Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü…

Karina,
Carena,
Carina,
Akdeniz dillerinde carena ve carina olarak geçer.
İngilizce: carina, canna, car (Carinae),
Fransızca: Corene,
Almanca: kiel des Schiffes,
Latince: carina,
İtalyanca: carena
Gemi omurgası.
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü.
Gemi omurgası biçimindeki yapı.
Omurga.

Bir takım yıldızın adı.
Kuşların gemi omurgası biçiminde olan göğüs kemiği çıkıntısı,
Bazı kemiklerin çıkıntılı parçası.

Karina:
(Yoo Jimin)
Güney Koreli kız grubu Aespa ve proje grubu Girls On Top’ ın, bir üyesidir.

Birçok insanın yaşadığı, mikrobik olmayan, biçim bozucu kemik iltihabı hastalığı …

Paget,
Paget hastalığı,
Birçok insanın yaşadığı, mikrobik olmayan, biçim bozucu kemik iltihabı hastalığı.
Biçim bozucu kemik iltihabı.
Paget hastalığı bir diğer adıyla biçim bozucu kemik iltihabı, kemiklerin kronik bölgesel hastalığıdır. İleri yaş grubunda kemik erimesinden sonra en çok görülen hastalıktır. Bu hastalığın gözle görülür bir belirtisi yok. Genellikle 40 yaşından sonra yapılan sağlık taramaları ve röntgen testleri ile ortaya çıkıyor. En sık rastlanan belirtisi kemik ağrısıdır. Yapı olarak iskelet dokusu bozuktur. Kırık riski artar. Kemikte şekil bozukluğuna neden olur. Leğen kemiği, omurga, kafatası ve ağırlık taşıyan kemikler daha sık etkilenir. Paget hastalığı, İngiltere, Fransa ve Almanya’da sık yaşanıyor.

Demirli betonla yapılmış yapı…

Karkas,
İskelet.
Fransızca: carcasse,
İngilizce: carcase, carcass
Demirli betonla yapılmış yapı.
Yapı iskeleti; demirli betonla yapılmış bina.
Bir yapının taşıyıcı öğelerinin tümüne verilen ad.
Kolon kiriş sistemindeki bir yapının taşıyıcı öğelerinin bütünü.
İskeletli bir strüktürün, taşıyıcı bölümlerinin hepsine verilen ad.

Kemikli sığır eti.
Karkas et.
Gövde et.

Motor ya da kayık içinde bulunan bölme tahtaları…

Eğe,
Eyegü,
Eski Türkçede, eyegü,
Motor ya da kayık içinde bulunan bölme tahtaları.
Maden, tahta vb.nin pürüzlerini düzeltmek için kullanılan, üzeri pürtüklü, sert, ensiz, çelik araç.
Kayığın iç iskeletini oluşturan ağaçlar.
Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga.

Maden, taş gibi şeyleri işlemekte, yontup düzeltmekte kullanılan ince dişli, yüzü çizgi çizgi olan, sert çelik alet.
Sırttan omurgaya, ön taraftan göğüs kemiğine bitişerek göğüs kafesini meydana getiren yassı ve kavisli kemiklerden her biri, kaburga.
Kazanda pişirilmiş kaburga yemeği.

EĞE

Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et…

Kadit,
Kadid,
İng. kadite,
Arapça, kadid, (ﻗﺪﻳﺪ)
Kurutulmuş et.
Çok zayıf.
İskelet,
Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.

Eski dilde Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.
Pek zayıf, kuru ve çelimsiz insan.
Etleri dökülmüş olup yalnız kemikten ibaret olan gövde.
Arapça, ḳadd; ince ince uzunluğuna kesmek kelimesinden kadіd sözcüğü türetilmiş.
Çok zayıf, iskelet gibi kalmış, kurumuş kalmış.
Çok zayıf kimseler için kullanılır.

Çatı, tavan…

Sakaf,
Arapça sakf.
Eski dilde sakaf.
Asumane,
Arastah, Arasdah.
Arista, Aristak.
Astar,Asdar,
Balahane,
Bestek,
Direni,
Ustun,
Çatı, dam.
Çatı, tavan.
Bir binayı dış etkilerden korumak, yağmur sularının dışarıya akmasını sağlamak için en üst kısmına meyilli olarak yapılan ve üzeri kiremit, saç, eternit, tahta vb. maddelerle örtülen ahşap, demir veya betonarme iskelet, dam.

1 2 3