Belgit…

Senet,
Belgit.
Değerli kağıt.
Arapça sened, senet, (ﺳﻨﺪ).
Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmi kağıt, belgit.
İki kişi veya çok kimseler arasındaki anlaşmayı tesbit eden ve karşılıklı imzalanan kağıt, vesika.
Gerektiğinde bir anlaşmayı ispat etmek yahut bir borcun, mal veya hakkın kime ait olduğunu belirtmek maksadıyle yazılıp imzalanan belge.
Poliçe.
Üzerinde herhangi bir değer bulunan ve elinde bulunduranın her an yarar sağlayabileceği belge, para.

Bono;
Mali senet.
Mali belge.

Senet sözcüğünün yörelere göre halk dilinde başka anlamları;
Tapu.
Ekmek tahtası.
Dayanılan veya dayanılacak olan şey.
Dayanılacak, güvenilecek şey veya yer, destek, güvence.
Kuvvetli olabilecek söz.
Mutemed.
Sanat, meslek.
Kuvvetli örnek, delil, bürhan.
Üzerine dayanılacak ve itimad edilecek şey.
Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru diye kabul edilen başka önerme, hüccet, burhan.

Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma…

İspat,
Arapça ispat, isbat, (ﺍﺛﺒﺎﺕ).
Fransızca: demonstration.
İngilizce: demonstration.
Kanıtlama,
Tanıt,
Tanıtlama.
Kanıtlanma.
Varlığı kesin olma.
Delil.
Bürhan.
Şahit.

Arapça yerinde, devamlı ve sağlam olmak anlamındaki ѕubut kelimesinden türetilmiştir.
Halk dilinde, Ortaya konan açık ve kuvvetli delil, tanıt, hüccet.
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt.
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, tanıtlama, tanıt.
Osmanlı Döneminde arapçadan kullanılmıştır. Doğruyu delil göstererek meydana koymak, delil ve şahitle bir şeyin sıhhatini göstermek.
Varlığı, gerçekliği kesin olarak ortaya çıkma, gerçekleşme, tahakkuk etme.
Gelip geçici olmama, yerinde durma, sabit ve devamlı olma.
Doğruyu delil göstererek meydana koymak.
Delil ve şahitle bir fikrin sıhhatını göstermek.

Bir önermenin doğruluğunu ortaya koyan akıl yürütme.
Bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak, kanıtlamak
Var etmek, meydana çıkarmak, izhar etmek
Kanıt göstererek birşeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma.

İspat sözcüğünün diğer anlamları;
İtiraf, ikrar ve tasdik etmek.
Sabit ve muhkem kılmak.
Baki ve payidar eylemek.
Bir hastalığın devamlı olması, müzmin oluşu, ayak kaydırma.
Olumluluk; Karşıtı: Nefiy

Eğitici hikaye veya masal…

Mesel,
Arapça mes̱el, (ﻣﺜﻞ)
Eğitici hikaye veya masal.
Örnek alınacak söz.
Örnek olarak.
Özlü söz.
Atasözü.
Darb-ı mesel.
Bilmece.
Masal, bilmece, fıkra.
Ders alınacak hikaye.
Masal, hikaye, fıkra, bilmece.
İbretli ve küçük hikaye.
Dokunaklı ve manalı söz.
Yararlı hikaye.
Bir umumi kaideye delalet eden meşhur söz.
Ders ve ibret alınacak küçük hikaye, fıkra, kıssa.
Asıl anlamı dışında başka bir şeyi anlatmak için dolaylı ve üstü kapalı olarak söylenen ibret alınacak söz.

Mesel sözcüğünün başka anlamları:
Sıcak bir kabı tutmak için kullanılan bez, tutacak.
Ahırda, hayvanların sidiğinin akması için yapılan tahta oluk.
Benzer.
Misil.
Delil.
Hüccet.
Suyun aktığı yer.

Caferiye mezhebinin, On İki İmamcı olan kolu…


İsna Aşeriye,
Oniki imam,
İmamiye,
Ashabul intizar,
Kaimiyye,

Caferiye mezhebinin, On İki İmamcı kolu.
Şiiliğin en önemli kolu İmamiyye’dir.
İsna Aşeriye mensuplarına Caferi de denilir. Bu mezhep günümüzde daha çok İran ve Irak’ta yaygındır.
İran’ın resmi mezhebidir.

Şia mezheplerinden Caferiye veya İmamiye-i isna aşeriye mezhebine göre, din ve dünya işlerini düzenleyen ve dini önder ve hüccet olarak kabul edilen on iki rehber.

İsna Aşeriye, ilki Hz. Ali olan bu on iki imamı, mezheplerinin temeli sayan Şiilere verilen isim’dir.

Bunlara göre imamet Hz. Ali’den başlar, oğlu Hz. Hasan’dan sonra Hz. Hüseyin’e geçer. Hz. Hüseyin’den itibaren kesintiye uğramadan babadan oğula devrederek on iki imamı tamamlar.

On iki imam sırasıyla şunlardır:

Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali Zeynel-abidin, Muhammed el-Bakır, Cafer es-Sadık, Musa el-Kazım, Ali er-Rıza, Muhammed et Taki, Ali en Naki, Hasan el-Askeri, Muhammed el-Mehdi.