Defa…

Tafe,
Defa,
Sefer,
Kez,
Kez, kere
Arapça: defa.
İngilizce: times
Tafe; Güney ve Batı Anadolu yörelerinde defa anlamında kullanılmaktadır.
Bir şeyin oluş, yapılış ve tekrarlanış sayısını, zamanını, sırasını bildirir, kere, kez, sefer.

Defa kelimesinin diğer anlamları:
Bir şeyin eğilip ikiye bükülmesi.
Boynuz ve kanat uzunluğu.

Tafe kelimesinin diğer anlamları:
Güneşin, batmaya yaklaşması.
Yağmur,
Karanlık.

İçinde bulunulan zaman…

Gün,
Yevm,
İngilizce: day,
Fransızca: jour,
Almanca: tag
Eski Türkçe, kün.
Arapça zamane, (ﺯﻣﺎﻧﻪ)
Zamane,
İçinde bulunulan zaman, dönem.
Güneş’in öğleden art arda iki geçişi arasındaki zaman süresi.
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre.
Ortalığın aydınlık olduğu zaman aralığı.
Çağ, devir, zaman, ahd.
Devir, zaman.
İçinde yaşanılan zaman.
Güneş.
Güneş ışığı,
Zaman, sıra, vakit.
Gündüz.
Tarih.

Gün kelimesinin diğer anlamları;
Yakınma veya hafifseme yoluyla şimdiki zaman.
İçinde bulunulan zamanda yaşayan genç çocuk.
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı.
Bayram niteliğinde özel gün.
İyi ve mesut geçen zaman, saadet.
Vakit, mesut gün, beklenilen kutlu gün.

Fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar olan aydınlık…

Nehar,
Gündüz, gün.
Arapça Nehar, (ﻧﻬﺎﺭ)
Fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar olan aydınlık.
Nehar, Nurlar, ışıklar, aydınlıklar anlamındaki Envar (Enhür) sözcüğü ile ilgilidir.

Neharen (ﻧﻬﺎﺭﺍً) Nehar’ın tenvinli şeklidir.
Gündüzün, gündüz vakti.

Arapça nehari, (ﻧﻬﺎﺭﻯ)
Gündüzlü.
Gündüzle ilgili.
Yatısız (okul veya öğrenci), gündüzlü.
Gündüzlü olarak.

Nehar sözcüğünün başkaca anlamları;
Toy kuşunun yavrusu.
Altın.

Tropikal Amerika’da yaşayan gece kelebeği cinsi …

Erebus,
Kelebek, böceklerin, pul kanatlılar veya kelebekler (Lepidoptera) takımının kanatlı fertlerine verilen genel ad. 150.000 kadar türü bilinmektedir. Vücutları kiremit dizilişi şeklinde renkli pullarla örtülüdür. Pullar, uçları yassılaşarak genişlemiş kıllardır. Ufak sarsıntılarda koparlar.

İki çift olan kanatlarının büyüklüğü türlere göre değişir.

Emici tipteki ağız parçaları hortum şeklindedir. Kullanılmadığı zamanlar bu hortum başın alt tarafında helezon biçiminde kıvrılır.

Balözü emerler. Çiçeklerin balözünün tadını ayaklarıyla alırlar. Tat alma cisimcikleri ayaklarına yerleşmiştir. Ayaklarıyla çiçeğin suyunu kontrol ederler. Beğendikleri takdirde kıvrılı duran hortumlarını uzatarak emerler.

Gece kelebeklerinin işitme ve koku alma duyuları da çok hassastır. Bazı türlerin erkekleri, 5 km uzaktaki dişinin kokusunu alabilirler. Gündüz kelebeklerinin duyargaları (anten) çıplak olduğundan bu hassaslıktan mahrumdurlar.

Bazı kelebekler zehirlidir. Bunlar çok yavaş uçar ve göz kamaştırıcı parlak renklere sahiptir. Bu renkler düşmalarına karşı bir ikaz işaretidir. Böcekçil hayvanlar bunları yemekten çekinirler. Bazı kelebekler de, sahte kafa işaretleri, kanatlarındaki göz işaretleriyle ve antene benzeyen kuyruk uzantılarıyla düşmanlarını şaşırtarak kendilerini korurlar. Bu işaretlere aldanan avcı hayvanlar, kelebeklerin öldürücü olmayan kısmına saldırır. Yırtık kanatlı bir kelebek hayatını sürdürebilir. Birçokları da kondukları yerlerde tamamen kamufle olabilirler. Kuru yaprak görünümündeki bazı kelebekleri kondukları yerden ayırdedebilmek çok zordur.Ayrıca çiçekteki bizim çıplak gözle göremediğimiz bir ışık vardır.Bu ışık sayesinde kelebekler çiçeği görür.

Gece …

Tün,
Gece,
Şeb,
Farsça, şeb gece, [ شب ]
Şeban, geceler, [ شبان ]

Arapça gece, leyl, leyle [ ليل ] gece.
Arapça leyli, yatılı [ ليلی ]

Kiçe,
Kiç,
Geç vakit, akşam.
Eski dilde kіçe.

Genellikle saat 22.00’den itibaren gün ağarıncaya kadar geçen süre, tün, şeb.
Güneş battıktan sonra başlayan ve gün ağarıncaya kadar süren karanlık zaman.

Farsça habcame, [ خواب جامه ].
Gecelik, Pijama.

1 2