Geçim, yemlenme…

Dir,
Geçim, yemlenme.
Geçinmek işi; maişet.
Anlaşma, uyum.
Para harcamadan bir başkasından geçinmek.
Dirlik, düzen, geçinme.
Nafaka.

Geçim sözcüğünün başka anlamları:
Savaşlarda giyilen zırh, eyer örtüsü, çaprak.
Eskiden, düşman silahlarının etkisinden korumak için atlara giydirilen zırh.
Eskiden savaşta kılıçlardan korunmak için atlara giydirilen çul biçimindeki zırh, cevşen.
Halk dilinde; Eyer örtüsü.

Arapça, dir, (ﺩﺭﻉ).
Deri veya telden savaş zırhı.
Zırh, demirden gömlek.
Kadın gömleği.
Derlemek, toplamak, bir araya getirmek.

Tibet’ten Hindistan’a kadar Changpa olarak bilinen insanların yaşadığı bölge…

Changtang,
Tibet’ten Hindistan’a kadar geniş bir alanı kapsayan bölge.
Tibet’ten Hindistan’a kadar geniş bir alanı kapsayan bölgeye Changtang denir. Bölgede yaz ayları kısa sürüyor ve ardından sert ve çetin kış soğukları başlıyor. Bu bölge, yüksek dağlar ve çok sayıda gölü barındırır.

 

Bu zorlu topraklarda Kuzey Kutbu iklimi hüküm sürdüğünden tarım yapmak oldukça güçtür. Kutup rüzgarlarının etkili olduğu bu bölge, Changpa olarak bilinen yarım milyon insanın vatanıdır. Birçoğu, bu sert hava koşullarına rağmen yerleşik bir hayata geçmeyip, genellikle çadırlarda ve taş duvarlı derme çatma yerlerde barınıyor. Bunun nedeni, tek geçim kaynakları olan hayvanlarını besleyebilmek için otlak bulma arayışı. Bu yaşam biçimi ise onlara atalarından miras kalmıştır.

Dilenciye verilen para…

Sadaka,
Dilenciye verilen para.
Geçimini dilenerek sağlayan kimse.
Dilenci, mecaz anlamda. Israrlı bir biçimde ve arsızca bir şeyi isteyen kimse.
Arapça, sadaka, (ﺻﺪﻗﻪ)
Karşılık beklenmeden sadece Allah rızası için fakirlere verilen para, mal vb.
Karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine, fakirlere verilen para, mal vb.
Özellikle dilencilere verilen para.
Zekat, Bunun da en iyisi farz olan sadakayı vermek, çoluğuna çocuğuna bakmaktır.
Bahsedilen şeyden lutfen verilen ufak bir pay:
Sadakat (ﺻﺪﻗﺎﺕ) Sadakalar.

Dilenci kelimesinin başka bir anlamı;
Sokak kapılarındaki mandalı kaldırmaya yarayan ufak anahtar.

Üç aylarda medrese öğrencilerinin köyleri dolaşarak imamlık edip para ve erzak toplamaları …

Cer,
Arapça, (ﺟﺮّ)
Arapça cerr.
Teşmil.
Para toplamak için dolaşmak.
Sürükleme, çekme
Kendine doğru çekme, celbetme

Medrese talebelerinin üç aylarda (recep, şaban, ramazan) köylerde imamlık ve vaizlik yaparak bir yıllık geçimlerini sağlayacak para ve erzakı toplamaları işi
Üç aylarda imamlık, vaizlik yaparak nafaka toplamak üzere köyleri dolaşmak
Üç aylarda medrese öğrencilerinin köyleri dolaşarak imamlık edip para ve erzak toplamaları.

İnşaat.
Cer atölyesi, Lokomotif, vagon gibi demir yolu araçlarının yapımı ve bakımıyla ilgili servis

İaşe, Yedirip içirme, besleme …

İaşe,
Arapça, iaşe, اعاشه
İng. subsistence,

Yedirip içirme,
Besleme.
Bakma,
Geçindirmek, Geçindirme,
Beslemek, besleme,
Yaşatmak.
Diriltmek.
Eski dilde, iaşe, Arapça, yedirip içirme, besleme, bakma.
Arapça, yaşamak, hayatta olmak anlamındaki ayş kelimesinden i‘āşe türetilmiştir.

Yedirip içirme, yiyip içmesini sağlayıp geçindirme.
Besleme, yedirip içirme.
Geçindirme, besleme.
Catering

Meslek …

mesleklerErtik,
Meslek, (İng. profession, vocation, occupation).

Bir kimsenin geçimini sağlamak için sürekli yaptığı; bilgi, eğitim veya yaratıcı güç gerektiren etkinlik.

Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.

Uğraş.
İş,
Öğreti.
Dizge.
Çığır, okul, ekol.
Yol.
Usul.
Gidiş.
San’at.
Geçim için tutulan yol.
Sistem.
Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.