Etkinlik..

Aktivite,
İngilizce, activity.
Fransızca, activite.
Almanca: Aktivitat
Faaliyet,
Arapça faaliyet, (ﻓﻌ]ﺎﻟﻴّﺖ)
Faal olma durumu, çalışma, hareket, etkinlik, aktivite.
Müessiriyet,
Etkinlik,
Etkin olma durumu, müessiriyet.
Herhangi bir hususta gösterilen faaliyet, yapılan iş.
Bir işletmenin, bir kurumun belli bir alandaki eylemi, faaliyet, aktivite.
Fiilde bulunanın, etkin olanın niteliği.
Bir canlının iç veya dış uyaranların etkisiyle giriştiği çalışma durumu.
İnsanın çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylemi.
Bir canlının içinde geçen ya da kendisinin giriştiği çalışma durumu.
Çocukların, kendi amaç ve gereksinmelerine uygun geldiği için isteyerek katıldıkları herhangi bir öğrenme durumu.

Eylem gücü, etki gücü.
Eylemde bulunanın, etkin olanın niteliği.
Etkide bulunmak için yapılan atılım.
En az çaba veya maliyet ile en çok sonuç elde etme kapasitesi.
Etkin olma durumu, bazı etkileri oluşturma yeteneği.
Düzenli, amaçlı ve örgütlü hareket.
İnsanın çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylem.

Para arzının ekonomideki etkinlik düzeyini belirlediğini savunan iktisat okulu …

Monetarizm,

Klasik makro iktisadın modern bir versiyonu olan Monetarizm, nominal (parasal değerlerle ifade edilen) milli gelir düzeyi­nin belirlenmesinde ve değişmesinde para­sal faktörlerin önemini vurgulayan doktriner bir yaklaşımdır.

Monetarizm iktisadi politika uygulamalarında para arzını önemli bir araç olarak gören bir iktisadi öğretidir. Monetaristler’ e göre para arzı hiçbir zaman mal ve hizmet arzından fazla olmamalıdır.

Monetaristler’ in en ünlülerinden biri Chicago Üniversitesi’nde bir akademisyen olan Amerikalı iktisatçı Milton Friedman, 1976 Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanmıştır.

Friedman’ a gore eğer hükümet ekonomiyi serbest bırakır ve Merkez Bankası para arzını kontrol ederse enflasyon azalır, yeni yatırımlar teşvik edilir, ekonomik gelişme sağlanır ve işsizlik önemli ölçüde azaltılır. Başka bir deyişle para arzı bir ekonomide üretim, istihdam ve işsizlik üzerinde doğrudan etkili olup para politikası araçları içinde en etkili olanıdır. Fakat Friedman son zamanlarda Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada fikrini değiştirdiğini, para arzının hedef alınmasının başarılı olmayabileceğini söylemiştir.

Klasik iktisat ve monetarizm arasındaki bu iki temel farklılığa rağmen her iki teori de enflasyonun en önemli kaynağının para arzındaki artışlar olduğunu kabul etmektedir. Monetaristlere göre enflasyonu kontrol altına almak için en etkin araç para politikasıdır. Para arzındaki değişmeler, para talebinden bağımsız bir şekilde para otoritesince belirlenir. Ancak para otoritesinin bu gücünün sık sık değişen para artış hızları şeklinde uygulanması istikrar değil, istikrarsızlık getirir. Monetaristler, bu istikrarsızlıkları önlemek için para arzının belirli bir oranda ve ekonomideki gelişmelerle orantılı olarak kademeli bir şekilde artırılmasını önermektedir.

Serbest piyasa ekonomisinin önde gelen ismi ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Milton Friedman, (d. 31 Temmuz 1912, Brooklyn – ö. 16 Kasım 2006 San Francisco), 94 yaşında hayatını kaybetti. 1980′ li yıllarda popüler hale gelen monetarist (parasalcı) görüşleriyle Margaret Thatcher ve Ronald Reagan’ın uyguladıkları politikaları büyük ölçüde etkileyen Amerikalı ünlü ekonomist, ABD başkanlarından Nixon, Ford ve Reagan’a da danışmanlık yaptı.

1976 yılında “Paranın Miktar Teorisi üzerine çalışmalar” adlı kitabında Monetarizmin temel ilkelerini ortaya koymuştur. Amerika’daki Devlet okullarında öğrencilere ücretsiz öğle yemeği verilmesi tartışmaları sırasında söylediği “There is no such thing as a Free Lunch” (Bedava öğle yemeği diye bir şey yoktur) sözü monetarist ekonomi’ye inananların ana tartışma ekseni oldu. Milton Friedman kendisine Nobel Ekonomi Ödülü verilirken yaptığı konuşmada “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgu olmuştur” sözüyle parasal genişleme – enflasyon arasındaki sıkı ilişkiye vurgu yapmıştır.

Monetarizm,

Dinleme, izleme salonu …

Oditoryum,

Dinleme, izleme salonu.
Konferans Salonu.
İng. auditorium,
Frn. auditorium,
Alm. auditorium,
Dinleme/izleme salonu,
İzleyici bölümü,
Konser salonu,
Toplantı salonu,
Konferans salonu,
Etkinlik merkezi.
Antik Romada halkın ozanları dinlemek üzere toplandığı yer,
Konserlere, konferanslara elverişli dinleme salon.

Latince işitmek anlamındaki audire kelimesinden türetilmiştir. Auditorium konferans, konser ya da tiyatro gösterileri için düzenlenmiş büyük salon anlamındadır.

Konser veya tiyatro gösterilerinin yapılabileceği gibi düzenlenmiş büyük salon.
Üniversitelerdeki büyük derslikler.
Dinleme salonu,
Büyük konferans salonu.

Oditoryum, büyük salon. Bu salonun sahne kısmında sanatçı veya konuşmacıların bulunduğu bölüm vardır. Diğer bölümde ise sahneden sunulan ve duyurulan görüş, konuşma ve sözlerin dinlendiği ve izlendiği, izleyici salonu vardır. Bu bölümde localar, Balkonlar, galeriler olabilir. Yapının mimarisine bağlı olarak düzenlenmiştir. Genelde görüşü artırmak için sahne kısmına doğru eğimli ve basamaklı yapılmıştır. Ayrıca ses akustiği için de özel bir çalışma yapılır. Salonun tavanlarında, yan duvarlarında gizli olarak yerleştirilmiş ses ve ışık düzenleri mevcuttur. Bu düzenekler sayesinde ses, ve ışık kontrol edilir. Ayrıca yangın, ısıtma, soğutma ve havalandırma için özel bir düzenleme yapılmıştır.

Aşağıda ünlü öditoryumlardan örnekler sunulmuştur.;

Shatin Town Salonu Oditoryum (1987) / Taipo Civic Centre Oditoryumu (1985) / Tuen Mun Town Salonu Oditoryum (1987) / Kursaal Sarayı (San Sebastian) / Andrew W. Mellon Oditoryumu (ABD ’nin başkenti Washington DC , 1301 Constitution Avenue NW) / Enka Açıkhava Tiyatrosu Enka Oditoryumu / Oscar Niemeyer Kültür Merkezi-Cabo Branco İstasyonu / Ibirapuera Oditoryumu (Portekizce: Auditório Ibirapuera) , Brezilyalı mimar Oscar Niemeye’in eseri / Toulada Oditoryumu, Mimar Fransisco Mangado (2011)

Meslek …

mesleklerErtik,
Meslek, (İng. profession, vocation, occupation).

Bir kimsenin geçimini sağlamak için sürekli yaptığı; bilgi, eğitim veya yaratıcı güç gerektiren etkinlik.

Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.

Uğraş.
İş,
Öğreti.
Dizge.
Çığır, okul, ekol.
Yol.
Usul.
Gidiş.
San’at.
Geçim için tutulan yol.
Sistem.
Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.