Kimi eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdaksı levha …

Menisk,
Fransızca ménisque.
İngilizce: meniscus.
Latinece: meniscus,
Menüsküs.
Menisk denilen diz eklemindeki kemikler arasına yerleşmiş, kıkırdaktan yapılı bölümlerde travma sonucu oluşan hastalık.
Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm
Kimi eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdaksı levha.

Menisk, sözcüğünün diğer anlamları;
Aymercek.
Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek.
Bir sıvının içinde bulunduğu kapla temas ettiği yerde görülen yüzey eğriliği.

Dışbükey …

Konveks.
Dışbükey,
Yüzeyi tümsek, çıkık, şişkin olan (cam, mercek, ayna vb.).
Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks.
Muhaddeb (muhaddep).
Fransızca: convexe,
İngilizce: convex,
Almanca: konvex, gewölbt, erhaben,
Latin: convexes.
Arapça, muhaddeb, (ﻣﺤﺪّﺏ).
Arapça kamburlaştırmak anlamındaki tahdіb kelimesinden türetilmiştir.
Kamburlaştırılmış, kambur, tümsekli, bombeli.
Dışbükey karşıtı: içbükey, mukaar.
İÇBÜKEY

Mercek …


Adese,
Mercek.

Arapça, adese, عدسه
Lens,
Yaklaştırıcı,
Farsça, Pertavsız.
Pertevsuz,
Büyüteç,
Eski dilde, pertavsız,

Fr. Cristallin
Fr. Lentille
İng. lens, crystalline lens,

Mikroskop ya da büyüteçlerde büyütmeyi sağlayan ya da görme kusurlarını gideren camdan yapılmış araç.
Optik ile ilgili olup, içinden geçen paralel ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran veya birbirinden uzaklaştıran, camdan veya ışık kırıcı herhangi maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim, adese, lens.

Gözde ışığın retina üzerinde odaklanmasını sağlayan saydam yapı, Lens.
Güneşe karşı tutulduğu zaman, ışıkları bir noktaya toplayan ve bu suretle ışığın değdiği yeri yakan mercek.

Çoğunlukla saydam camdan yüzeyleri çukur ya da tümsek olacak biçimde işlenmiş, ışığı toplayacak ya da dağıtacak nitelikte yassı, çembersel nesne.

Küresel yüzeyli, saydam cam parçası. Koşut ışınları bir noktada toplayan türleri ırakgörürlerde nesne merceği olarak kullanılır.

İçinden geçen koşut ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran ya da birbirinden uzaklaştıran saydam nesne. Tiyatroda daha çok yakınsak mercek kullanılır. bk. dışbükey mercek.

Işığı geçiren, bir veya iki tarafı kavis halinde cam veya geçirgen madde. İng. lentil, lens
Uzağı yakın veya yakını uzakta görmeğe yarayan dürbün veya mikroskop camı.

Kimi eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdaksı levha …

Menisk, (Fr. ménisque).
Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm.

Menisküs, (Latince).
Diz eklemlerinde kemik arasındaki kıkırdak yapıda oluşan yaralanma.
Menisk’in diğer bir anlamı,
Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek.

Menisküs, meni sözcüğü Yunanca’da ay anlamına gelmektedir.
İnsan dizinde yer alan ay-hilal-C harfi şeklinde kıkırdak dokudan oluşmuş bir yapıdır. Doku, dizde, parlak beyaz renkte, üstte ve altta yer alan iki ana bacak kemiğinin birleştiği yerde bulunan yumuşak kıvamda kıkırdaktır. Menisküs iki kemiğin sürtünmesini engellemektedir. Her dizde iki adet menisküs bulunur. Bunlar iç ve dış menisküstür. Menisküslerin dizlerde yük emici, eklemlerde uyum ve dizllerde algılayıcı sensör görevi yapar. Menisküs hastalıklarında osteoartrit (kireçlenme) görülür. Hastalık ve yırtılmalarda ağrı şeklinde kendini gösterir. Oturup kalkerken, merdiven inip çıkarken ortaya çıkar. Yırtık durumunda dizde kızarıklık görülür. Menisküs yırtığı, ön çapraz bağ yırtığı, kıkırdak yaralanması, iç ya da dış yan bağ yırtılması şeklinde oluşan lezyonların tedavisinde, cerrahi veya konservatif (ameliyatsız) yöntem uygulanır.

Bu hastalık sporcular, özellikle futbolcular için sık rastlanır.