İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi…

Haber,
Bilgi.
Salık.
Malumat.
Mesaj.
Çav,
Selen,
Arapça: haber
İngilizce: news.
Fransızca: nouvelles.
Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık.
İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.
Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, çav, selen.

Olmuş veya olmakta bulunan bir şeye dair orada olmayanlara erişen bilgi, ondan ona nakledilen söz.
Son zamanlarda geçen bir olay, yer alan bir olgu, değişen bir durumla ilgili olarak edinilen bilgi, duyulan söylenti.
Ülkede ve dünyada son gün ya da günlerde yer alan olaylarla ilgili olarak basın, yayın ve iletişim organlarıyla kamuya iletilen her türlü bilgi.

Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü…

Çap,
Kalibre,
Kutur,
Ermene: çap.
Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü.
Büyüklük, ölçü.

Çap sözcüğünün başka anlamları:
Cisimlerin genişliği, kutur.
Büyüklük.
Ölçü, ölçek
Yapının veya arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita.
Bir daireyi merkezinden geçerek ikiye bölen doğrunun daire içinde kalan kısmının boyu, kutur.

Haber, söz…

Sav,
İddia,
Müddea,
Tez,
Haber,
Bilgi, haber.
Haber, söz.
Söz, laf, dedikodu.
Söz, lakırtı.
Hikaye, kıssa.
Atasözü.
İddia edilen, ısrarla savunulan husus, görüş, maksat, fikir, düşünce, tez vb.

Sav sözcüğünün diğer anlamları:
Mektup.
Tarla sulandıktan sonra boşa akan su.
Üşütme, nezle.
Berber kayışı.
Sağlam.
Tüm.
Sağ.
Benzer, gibi.
Salgın.
Hastalık, salgın.
Kısa sürede gelip geçen salgın hastalıklara verilen ad.
Anlamdaş.
Kanıtsav, önerme.
Kanıtlanmış olan genel vargı.
Bir önermenin içlemi; önermenin dile getirdiği durum.
Bir görüş ya da vargıyı ileri süren yargı.

Bir nesnenin hareket etmesinden kaynaklı titreşimlerinden ortaya çıkan ses…

Selen,
İngilizce: sound,
Fransızca: son,
Almanca: Ton, Schall,
Ses, gürültü.
Genel anlamı içinde, insan sesi olmayan herhangi bir ses.
Bir nesnenin titreşimlerinin havada dalgalar halinde işitme duyumuza etki yapmasıyla ortaya çıkan ses.
Bir nesnenin hareket etmesinden kaynaklı titreşimlerinden ortaya çıkan ses.
Kulağın duyabildiği her türlü ses.
Kulakla algılanan her şey, ses.
Gürültü niteliğinde olmayan ses.
Sava, haber, bilgi.
Müjde.

Selen sözüğünün başka anlamları:
Mitolojide, Ay tanrıçası.
Yakın yer, çevre.
Varlık, bolluk.
Sel yatağı.
Duruş, tavır.
Çevre, yakın yer.
Dağ eteği.

Yöntem bilimi…

Metodoloji.
Fransızca: methodologie.
İngilizce: methodology
Usul ilmi,
Usuliyat.
Yöntem bilimi.
Yöntembilim.
Herhangi bir bilgi veya disiplinin özel bir dalının ilke ve yöntemleri.
Mantık ilminin, çeşitli bilgi kategorilerini ve çeşitli bilimlerin metotlarını inceleyen kolu, yöntem bilimi, usul ilmi, usuliyat.
Bir alan araştırmasında konu ya da soruna ilişkin sözlü ve yazılı bilgiler.
Özellikle felsefe ve bilim alanında yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilim, metodoloji.

Bilim, bilgi…

Fen,
Fenn,
Arapça fen, fenn, (ﻓﻦ]).
Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad.
Matematik, fizik, kimya, biyoloji vb. ispat ve tecrübeye dayanan ilimlerin ortak adı.
Fizik, kimya, matematik ve biyolojiden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama, teknik.
Fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinin umumi adı.
Deneylere ve tanıtlamalara dayanan bilimlerin genel adı.
Tatbikat ve isbat ile meydana gelen ilim.
Bilim, bilgi.
İlim.

Fen adının diğer anlamları;
Hile, hilekarlık.
Malın çok olması.
Misk kokusunun etrafa yayılması.
Bir kimsenin iyiliğini ve ihsanını söyleyip methetmek.
Hüner, marifet, sanat, tecrübe.
Nevi, sınıf, çeşit, tabaka.
Birisini muamelede aldatmak.
Borçlunun ödeme zamanını uzatma.
Bataklık arazi,
Turbalık, düz bataklık arazi, bataklık, çayır, düzlük.
Çin’ de eskiden kullanılmış bir alan ölçüsü birimi.

1 2 3 6