Başıboş, erkin…

Azade,
Farsça azade (ﺁﺯﺍﺩﻩ).
Erkin,
Serbest.
Başıboş.
Başıboş, erkin, serbest olarak.
Azat edilmiş manasına gelen bir isim.
Başıboş, erkin, serbest.
Bağımsız dize.
Bağlardan kurtulmuş.
Serbest, hür, kayıtlardan kurtulmuş.
Serbest.
Kayıtsız.
Özgür.
Hür.
Salim.
Müberra.
Hür, serbest, kendi başına.

Her türlü bağdan kurtulmuş, yakasını sıyırmış, kayıt altında olmayan.
Diğer bir mısraya bağlı olmadan başlı başına bir anlam ifade eden tek mısra.
Azade, ikinci dizesi olmadan anlam ifade edebilen tek dizelik ve vezinli nazım şeklidir.
Herhangi bir manzumenin parçası olmayan tek mısra.
Serbest, bağımsız, başıboş, özgür.
Bir şeyden yakasını sıyırmış.
Azat edilmiş, özgür.
Zarif ve güzel.
Uzak.

Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin.
Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür.
Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan.
Bazı kurallara bağlı olmayan.
Sıkılmadan, şaşırmadan konuşan ve davranan.
Ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın).
Hareketi herhangi bir biçimde engellenmeyen.

Zirzop …

Zıpır,
Zirzop,
Zırzop (Zirzop)
Zırtapoz,
Zıpçıktı.
Geveze, densiz konuşan.
Düşünmeden, sorumsuzca.
İşsiz, başıboş.
Delişmen bir tip.
Aklına eseni yapan (kimse), şımarık, delişmen.
Delişmen, aklına eseni yapan.
Çok hareketli çocuk.
Şımarık ve delice tavırlı, hareketlerinde ölçüsüz, delişmen, zırtapoz, zirzop.

Zirzop, zıpır kelimelerinin diğer anlamları;
Gelin alayına eşlik eden delikanlılardan her biri.
Türk gölge oyununda sık görülmeyen delişmen tip.
Zıpır,
Güçlü, iriyarı.
Yoksul.
Huysuz.
Uzun, iriyarı, gürbüz

Ekilmeden kendiliğinden biten (bitki) …

Hudayinabit,
Farsça, hudayinabit, (ﺧﺪﺍﻳﻰﻧﺎﺑﺖ)
Ekilmeden kendiliğinden biten (bitki).
Sahipsiz, başıboş, kendi kendine yetişen (kimse)
Ekilmeden biten ot veya ağaç.
Hiç bir talim ve terbiye görmemiş adam.
Eski dilde, Kendiliğinden yetişen (bitki).
Eski dilde, Mecaz anlamda, Başıboş büyümüş (kimse).
Eski dilde, Mecaz anlamda, Eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmiş olan (kimse).

1 2