Gözün rengi…

Fer,
Farsça: fer,
Canlılık,
Parlaklık, aydınlık.
Bir şeyin parlak olması.
Güç; kuvvet, takat.
Güç kuvvet, ışık, aydınlık, parlaklık.
Gözdeki canlılık.
Parlaklık, göz alıcılık.
Işık, parıltı, süs.
Parlaklık, aydınlık.
Işık, canlılık.
Işık, parlaklık, zinet, süs.

Arapça: Ferr.
Geri çekilme, kaçma, firar.
Kuvvet, nüfuz.
Bir aslın neticesi.
Bir kökten, bir asıldan ayrılan kolların her biri, asıl olmayan, şube.
İkinci derecede olan şey.
Şube, kol.
Dal, budak.
Asıl meseleden kollara ayrılmış olan mesele.
Kazancı olan mukayyed mal.
Bir cemaatın şerefli ve daha meşhuru.
Parlaklık, aydınlık, nur.
Süs, ziynet.
Şan, şeref, nüfuz, iktidar.
Fazl ve vakar.
İktidar; şevket, kuvvet.
Geri çekilme, kaçma, firar.

Fer:
Gözün rengi.

Işıktan korkma, ışık korkusu…

Fotofobi,
İngilizce: photofobia,
Fransızca: Photophobie,
Gözün ağ tabakasının aşırı duyarlılığı nedeniyle hayvanın normal gün ışığında göz kapaklarını kapalı tutması, ışığa bakamama.
Gözün ışığa karşı aşırı duyarlılık kazanması nedeniyle ortaya çıkan rahatsız edici duygu.
Işıktan korkma.
Işık korkusu.
Işık hassasiyeti,
Işıktan veya aydınlıktan gerçeğe uygun olmayan şekilde korkma.
Işığa bakamama, ışıktan korkma.
Işık hassasiyeti, parlak ışığın gözleri etkilediği ve acı verdiği durum. Hafif tahrişlerden ciddi tıbbi durumlara kadar giden birçok farklı durumla ilişkili bir belirtidir. Hafif durumlarda parlak ışıklı bir yerde gözler kısılır.
Fotofobi, migrenlerin sık görülen bir belirtisidir.

Çok soğuk hava…

Ayaz,
İngilizce frost, frosty.
Eski Türkçede, ayas.
Çok soğuk hava.
Kuru soğuk.
Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk.
Çok soğuk (hava ve gece).
Esintili soğuk rüzgar.
Soğuk (gece için)
Sakin, açık ve genellikle mehtaplı gecelerde çıkan kuru soğuk
(Hava için) Soğuk.
Açık, bulutsuz (hava).
Açık havada çıkan kuru soğuk.

Ayaz kesmek: Soğukta uzun müddet kalarak üşümek.
Çakır ayaz: Açık ama çok soğuk hava.Çakır ayaz: Açık ama çok soğuk hava.

Ayaz kelimesinin halk arasında başka anlamları:
Argoda, Ayaz; Kötü (İşler), İşi kesat gitmek.
Avlu, açık arsa.
Işık, aydınlık.
Yıldız.
Kel.
Seyrek saçlı baş.
Dominoda düz, noktasız taş.
Balkon, taraça, tahtaboş.
Çardak.
Yıldız

Yarı karanlık …

Loş,
Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan.
Az ışık alan, yarı karanlık (yer).
Az aydınlatan (ışık).
Yarı karanlık.
Loş (Yoş) alacakaranlık.
İzbe

Yörelere göre halk ağzında loş kelimesinin diğer anlamları;
Şölen,
Uzun pide.
Çok yaş, sırılsıklam.
Tembel, işe yaramaz, davranışları ağır olan (kimse).
Sölpük, gevşek.
Düğün yemeği.

Parlaklık, aydınlık …

Fer,
Ferr,
Parlaklık, aydınlık.
Gözdeki canlılık,
Parlaklık, göz alıcılık.
Kuvvet, nüfuz
Bir aslın neticesi, uzantısı,
Gözde canlılık.
Parlaklık, aydınlık, nur.
Süs, ziynet.

Fer kelimesinin diğer anlamları;
Arapça, fer (ﻓﺮﻉ).
Kaçma,
Dal, budak.
Bir kökten, bir asıldan ayrılan kolların her biri, asıl olmayan, şube
İkinci derecede olan şey.
Musikimizde on altı zamanlı, on iki vuruşlu, donanımdan sonra 16/4 şeklinde yazılıp gösterilen bir büyük usul.
Geri çekilme, kaçma, firar.

1 2 3