Elastik,
İngilizce: elastic,
Fransızca: elastique,
Almanca: elastisch,
Japonca: dansei.
Elastiki,
Streç,
Esnek,
Flexible.
Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan; elastik, elastiki, streç.
Değişik yorumlara elverişli.
Görüş ve tutumlarında katı olmayan, esnek.
Esnek kelimesinin başka anlamları:
Anasını emmesin diye oğlağın ağzına bağlanan ağaç.
Hayvanların ısırmaması için burunlarına takılan demir halka.
Hayvanların yayılmamaları için ağızlarına geçirilen torba, sepet.
Hayvanların annelerini emmemeleri için ağızlarına takılan ağaç parçası.
Develer güreşirken ağızlarına geçirilen ipten yapılmış torba.
Azgın develerin ağızlarına takılan kayış ya da demir araç.
Dizgin.
Aralık.
Esneme.
Yatkın, uysal.
Delimsek, delişmen.
Nallanırken azgınlık yapan atların burunlarına kıstırılan ağaç araç.
Hayvanın boğazına bakmak için ikisi dikey, ikisi yatay dört ağaç parçasından merdiven şeklinde yapılan nalbant aracı.
Hasta hayvanın karnının anormal şekilde hızlı hızlı inip kalkması.
Tandırların önünde bulunan hava deliği.
Baş ve işaret parmaklarının açılmasıyle iki parmak ucu arasında kalan uzunluk.
Pehlivanların çene altından parmakları ile birbirlerini boğarcasına yaptıkları oyun.
Dağların sulak yerlerinde olan otluk.
Ağzı açmak için çeneyi bastırmakta kullanılan araç, destek.
Çoban köpeğinin boynuna takılan mahmuzlu, demir halka.