Nobel Fizyoloji – Tıp Ödülü sahibi, İsveçli biyokimyager …

Hugo Theorell,
Axel Hugo Theodor Theorell,
(D. 6 Temmuz 1903, Linköping – Ö. 15 Ağustos 1982, Stockholm),
İsveçli biyokimyager, Nobel Fizyoloji – Tıp Ödülü sahibi.
Thoerell 1924 yılında Karolinska Enstitüsünde tıp eğitimini bitirdi. Sonra Paris’te Pasteur Enstitüsünde bakteriyoloji okudu. 1930 yılında doktorasını yaptı. Karolinska Enstitüsünde fizyolojik kimya profesörü oldu.

Çalışmaları yoğunluk olarak vitaminler üzerine idi. Özellikle elektroforez, enzim, katalaz, riboflavin ve sitokrom C ile ilgili önemli çalışmalarda bulundu. İsveçli biyokimyacı enzimleri kolaylaştırmak canlı hücrelerde oksidasyon reaksiyonları enzim etkisi anlaşılmasına katkıda ve besin kullanılabilir enerji üretmek için oksijen varlığında organizmalar tarafından kullanılan yolları keşfine yol açmıştır.
1953 yılında vereme karşı bir antibiyotik keşfetti.

1955 yılında oksidoredüktazların yapısının ve işlevinin keşfi için Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü aldı.

Stockholm’deki Nobel Tıp Enstitüsü’nün biyokimyasal bölümünün direktörü olarak 1937 – 1970 yılları arasında çalıştı.

Theorell, Nobel Ödülü’nün yanı sıra bir dizi ödül aldı.

İsveç Kraliyet Bilim Akademisi ve Uluslararası Biyokimya Birliği’nin başkanlığını yaptı.

Yoğunluk …

Kesafet,
Kesafet, dansite,
İngilizce: density,
Fransızca: densite,
Almanca: Dichte, Schwärzung, Deckung, Rochwichte.
Yoğunluk,
Şesel,
Sel,
Özkütle,
Kıvam,
Kalınlık.
İrilik.
Şiddet, sertlik, unf.

Yoğun bir maddenin özelliği, kesafet.
Bir cismin birim hacminin kütlesi, gravite.
Belli büyüklükte bir alana düşen kişi, aile, ya da konut birimi sayısı.
Bir maddenin birim hacminin kütlesi, birim hacimdeki madde miktarı, densite.
Her birim alandaki birey sayısı, dansite, konsantrasyon.
Bir cismin birim hacminin belirli sıcaklıktaki kütlesi.
Bir cismin 1 santimetre küpünün gram olarak ağırlığının adı, ağırlığının hacmine bölünmesinden elde edilen değer, kesafet.

Dansimetre, Sıvıların yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet.

Karabiber ağacı …

Ava,
Karabiber ağacı.
Latince, Schinus Molle.
Bete,
Betel,
Tembul.
Karabiber ağacının, anavatanı Hindistandır. Sıcak iklimlerde yetişebilen bir ağaçtır.

Ülkemizde de Akdeniz bölgesinde özellikle Antalya’da her yerde bu ağacı görebilirsiniz. Piperaceae familyasından olan karabiber ağacının uzunlukları 10 metre dolaylarında olup meyveleri herkesin bildiği karabiber baharatının elde edilmesinde kullanılır. Kurutulan meyveler toz halinde her mutfakta bulunur. Bu ağaç sıcak iklimde, tropikal yerlerde ve nemli bölgelerde rahatlıkla yetiştirilebilir. Hava sıcaklığı 15 derecenin altına düşerse, karabiber ağacının koruyucu içinde ya da seralarda yetiştirilmesi gerekir.

Ekim yapılacak olan alanın hem güneş alması, hem de gölge bir yerde kalması uygun olur. İlk anda sarmaşık tarzında uzadığından, öncelikle bir sırıkla desteklenmesi gerekir. Ağaçtan elde edilecek meyveler 1 yıl içinde alınabilir. Fakat verimli bir hasat için 3-4 yıl beklenmesi uygun olur. Karabiber ağacı ilkbaharda ve yazın çiçeklerini açar. Daha sonra meyveleri salkımlar halinde oluşmaya başlar. İlk aşamada yeşil olan meyveler, olgunlaşmaya başladığında kırmızıya döner.

Hasat zamanında meyveler farklı aşamalarda toplanır. Genellikle kırmızı olan meyveler toplanarak, 3 gün kadar güneşte kurutulur. Bu sayede meyveler siyaha döner. Siyah karabiber taneleri öğütülerek baharat olarak kullanılır.

Karabiberin içerdiği piperine isimli madde, burna kaçtığında, sinir uçlarını tahriş etmekte ve hapşırığı tetiklemektedir. İnsan bedeninin karabibere verdiği bu tepkinin ardında, piperine’yi vücuttan atma çabası vardır. Burna kaçan bu maddeyi atmak için vücudumuzun verebildiği tek cevap ise: hapşırmaktır.

Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı…

Rezonans,
İngilizce, resonance.
Fransızca resonance.
Seselim,
Tannanlık.
Tanin,
Titreşim.
Tını.
Tınlama
Ses gürlüğü.
Çınlama, yankılanma.
Küçük ve hızlı salınım.
Sesi aksettirme.
Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı.
Titreşen bir cismin, kendi frekansına uygun frekanstaki diğer bir titreşimin etkisiyle genliğinin büyümesi.Frekansları aynı olan kaynaklardan biri titreştirildiğinde, diğer ses kaynağının etki ile titreşmesi olayına rezonans denir.
Bir ses kaynağından yayılan ses dalgaları çevredeki bazı ses kaynaklarını etkileyerek titreştirebilir.

Rezonans özellikle frekans açısından ele alınan ve tabir edilen bir ifadedir. Bireysel olarak öne çıkması ile beraber bu konuda önemli bir potansiyel teşkil ediyor. Özellikle gündelik yaşamdaki pek çok farklı yapı için, etkin bir şekilde rezonans ele alınır ve önlemler değerlendirilir. Kısaca anlatmak gerekirse rezonans bir sistemin bazı frekanslarda diğerine göre daha büyük genliklerde salınması eğilimidir. Özellikle bir malzeme belirli bir frekans noktasında salındığı vakit yüksek bir genlik üzerinden ortaya çıkar. Aynı zamanda uyarıcı frekans sistemi ile beraber doğal titreşim frekansının neredeyse aynı olduğu durumlarda meydana gelir.

Fiziki açıdan ele alındığı zaman ise bir sistemin bazı frekanslarda diğer frekanslara göre daha büyük genlikte salınma eğilimi şeklinde ifade edilir. Yani aslında bakılırsa rezonans hem sözlük anlamı üzerinden hem de fiziki olarak ifadelere sahiptir. Meydana gelen salınım ve titreşim üzerinden frekans farklılığı biçiminde de anlatmak mümkün.

Belirli bir frekansta titreşen bir sistemin, aynı frekanstaki dış titreşimin tesirinde kalarak yüksek genlikle titreşmesi olayına rezonans denir. Fiziki sistemlerde dıştaki uyarıcının tesiriyle titreşen cisimler, uyarıcı etkisini kaldırdığı taktirde genliğini yavaş yavaş küçülterek sıfıra indirir. Bu olaya sönümlenme denir. Titreşen cismin birim zamandaki (1 sn) titreşim veya salınım sayısına frekans, bir salınım süresine de peryot adı verilir. Denge haliyle en uzaktaki konum arasındaki mesafeye amplitüd (genlik) denir.

Tren vagonları çeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmış havalı makina …

Lokomotif,
Fransızca locomotive
İngilizce, locomotive,
Almanca, locomotive.
Latince, locomotivei
Tren vagonlarını çeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmış havalı makine.
Demiryolu vagonlarını çekebilen ve kendisi de bir vagon gibi hareket eden makine.

Bir demir yolu üzerindeki tren vagonlarını çeken, buhar, elektrik vb. ile işleyen motorlu makine.
Demir raylar üzerinde vagonları hareket ettiren büyük makina. Yapı ve çalışma şekillerine göre çeşitli lokomotifler vardır.
Vagonları demiryolu üzerinde çeken, demir tekerlekli ve güçlü bir buhar, elektrik ya da dizel motoruyla çalışan, trenin en önündeki makine.

Buharlı lokomotifler:
İlk defa 1804 yılında İngiliz Trevithich, South Wales’te ray üzerinde hareket eden lokomotifi yaptı. Elektrik hatlarının masraflı olması nedeniyle elektrikli lokomotifler yaygın değildir. Daha çok kısa hatlarda ve çok çabuk hızlanıp çabuk durabildiklerinden banliyö hatlarında kullanılırlar. Yaygın bir kullanımları olmamakla birlikte gaz türbinli lokomotifler de vardır. Ancak günümüzde sayıca ağır basan dizel lokomotiflerdir. Türkiye’de de buharlı lokomotifler 1960 yılından itibaren yerini dizel lokomotiflere bırakmış. Eskişehir’ de kurulu bir lokomotif fabrikası vardır.

Lokomotif kelimesinin diğer anlamları;
Peşinden sürükleyip götüren (kimse ya da şey).
Değersiz, kötü filmlerin sürümünü sağlayabilmek için, bunlarla birlikte satışa, kiraya çıkarılan, tek başına verilmeyen iyi film.

1 548 549 550 551 552 1.719