Çocuklarda görülen bir kemik hastalığı…

Raşitizm,
(Rikets / kemik zayıflığı)
Çocuklarda görülen bir kemik hastalığı.
Çocuklarda kalsiyum ve fosfor eksikliğinden ileri gelen kemik hastalığıdır. Raşitizm kemiklerde kalsiyum depolanmasının yetersiz olmasına bağlı olarak ortaya çıkan şekil bozukluklarına verilen genel addır. Nedenleri çeşitlidir. Her yaşta görülebilir.

En sık olarak görülen, dolayışıyla raşitizm denilince ilk akla gelen D vitamini eksikliğine bağlı olarak süt çocukluğu döneminde gelişen raşitizmdir. Raşitizm, çoğunlukla D vitamini eksikliğine bağlı olan, genellikle 6-18 aylık çocuklarda görülen kemik hastalığıdır. Kemik oluşumunun tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş hastalarda uzun kemiklerde şekil bozukluğu olur. Raşitizm, kemiklerin yumuşaması ve zayıflaması ile karakterize, genellikle çocukluk çağında görülen bir hastalıktır. Raşitizm riskini azaltmak için, çocukların yeterli güneş ışığına maruz kalması ve D vitamini açısından zengin gıdalar tüketmesi önerilir.

Belirtileri:
Kemik deformiteleri (güneş ışığı çıkıntılı göğüs).
Kaslarda ve kemiklerde zayıflık ve ağrı.
Büyüme ve gelişmede gecikme.
Diş gelişiminde gecikme ve çürük riskinin artması.

RAŞİTİZM

Devenin ilk doğurduğu yavru…

Fera,
Latince: fera,
Vahşi hayvan.
Devenin ilk doğurduğu yavru.
Deve yavrusuna halk dilinde taylak denir.
Taylak; Deve yavrusu.
Devenin erkek yavrusuna oben denir.
Cahiliyet zamanında, devenin ilk doğurduğu yavru; fera, anasının sütü bereketlensin, çoğalsın diye kefere putlarına kurban edilirmiş.
Etiyopya’da da develerin soyunu korumak için dişi deve satışı yapılmaz.

Fera sözcüğünün başka anlamları:
Işık,
Rumca: fera, ışık demektir.
Tapuda tescil işlemi.
Kanada Vancouver’ da bir pop grubu
Güney takımyıldızı Lupus’un eski adı.
Birkaç balık türü için kullanılan yerel bir isim ve aynı adı taşıyan yemeğe verilen ad.
Solomon Adalarında bir havalanı ve Ada’nın adı.
Solomon Adaları’nın Isabel Eyaletinde bir ada.

Aşırı heves, aşırı istek…

Şevk,
Arapça: şevk,
Fransızca: enthousiasme,
İngilizce: enthusiasm.
Arzu,
İştiyak.
İstek, heves.
Sevinç, neşe.
Sevinç, neşe, keyif.
Aşırı heves, aşırı istek.
Çok istek, şiddetli arzu, neşe.
Şiddetli arzu, istek, aşırı heves.
Büyük arzu duyma, özleme.
Keyifli, sevinçli olma durumu, cezbe.
Derin arzu, özlem anlamında felsefe ve tasavvuf terimi.

Şevk kelimesinin başka anlamları:
Ekin,
Diken,
Işık, parıltı, şavk.
İnce uzun kemik.

Sonuç…

Netice,
Netece (Erzurum yöresi).
Sonuç.
Öz, özet.
Skor,
Nihayet.
Arapça: netice.
İngilizce: result, conclusion.
Fransızca: conclusion.
Sonuç; sonuç olarak; nihayet; sonunda.
Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey.
Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice.
Bir girişimin, işin ya da gelişimin sonunda elde edilen şey.
Yazının veya sözün bitim bölümü, netice.
Bir yazı veya sözün bitiş bölümü.
Bir olay veya durum sonunda ortaya çıkan olay veya durum, netice.
Bir olayın doğurduğu, yol açtığı başka bir olay ya da durum ya da bir sorunun sona ulaştığında içinde bulunduğu durum.
Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor.

Akbaba(yöresel)…

Alababa,
Burdur ve Denizli yöresinde halk ağzında akbaba’ ya verilen ad.
Akbaba; iri ve leş yiyen kuşların ortak adıdır. Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika’ nın yüksek dağlık bölgelerinde yaşarlar. Boyu 60 – 116 cm uzunluktadır. İki kanat ucu arası 2,5 m. ve ağırlığı 7 kg’ dır. Ömrü: 100-118 sene. Esaret hayatında 30 yıl kadar yaşar. Hayvan leşlerini kısa sürede ortadan kaldırdıkları için doğanın çöpçüleri olarak biliniyorlar. Leşin iç organlarını kızıl akbaba yer. Derisi ve daha sert kısımlarını kara akbaba, kemiklerin üzerinde kalan küçük et parçalarını ve artıkları küçük akbaba yiyor. Sakallı akbaba ise sadece kemikleri yer.

Akbaba çeşitleri;
Amerika Kara akbabası.
Büyük Akbaba,
Esmer Akbaba,
Hindi akbaba,
Kara Akbaba, Kızıl akbaba, Kral akbaba,
Leş Akbabası, Mısır Akbabası,
Rahip akbaba,
Tepeli akbaba(Kondor),
Uşakkapan; Bebekleri kaldırdığı söylenen bir cins akbaba.

Türkiye’ de küçük akbaba, kara akbaba, kızıl akbaba ve sakallı akbaba olmak üzere dört akbaba türü yaşıyor.

Çokluk…

Cem,
Çokluk.
Çoğul.
Toplanma.
Arapça: cem.
Bir araya getirme,
Eski dilde cem: toplama.
Bir yerde toplanmış olan halk topluluğu.
Toplama.
Toplama, bir araya getirme.
Toplam, mecmu, yekun.
Topluluk, kalabalık.
Toplama, toplanma, bir araya gelme, getirilme.
Topluluk, cemiyet, meclis.
Cemaat:
Bir yere toplanmış insan kalabalığı.

Cem kelimesinin başka anlamları:
Tencere.
Cam.
Çayır, çimen.
Su tası.
Öğün.
Bulaşıcı kısrak metritisi.
Hükümdar, melik, şah.
İskender’in bir ismi.
Büyük iskender’in lakabı.
Süleyman Peygamberin lakabı.
Bir yere getirme, biriktirme.
Yığma
Hurmanın iyi olmayanı.
Farklı şeyleri bir yere getirmek.
Dört işlemin birincisi olan toplama işlemi.
Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad.
Alevi semahı,

Cemevi:
Alevilerin zikir yaptıkları, ibadet mekanıdır.

1 2 3 4 1.837