Pirinç ve şekerkamışından elde edilen bir tür rakı …

Arak, (Arapça araq).

Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı. Tatlı veya meyve suyu.

Palmiyenin şekerli suyundan ve pirinç mayasından elde edilen içkidir. Hindistan’ da, Goa’ da, Sri Lanka’ da Güneydoğu Asya’ da üretilir. Rom’ a benzeyen bir içkidir. Pirinç, şeker kamışı ve şeker palmiyelerinin saplarındaki tatlı su ile yapılan Toddy şarabının karışımı ile elde olunur. Rengi açık sarıdır.

Arak kelimesi Arapça olup, rakı kelimesiyle aynı kökten müştak bir kelimedir. Yani, rakı kelimesi gibi Arapçadır. “Damıtılmış” anlamına gelir. Rakı ve arak Türklere Arap kültüründen rakı, arak, araklı gibi kavramlarla beraber geçmiştir.

En meşhur arak Cava’ da üretilen Cakarta arak’ ıdır. Orijinal arak %50 ila %60 alkol içerir. Hurma arakı, arpa arakı da belirtilmelidir.

Şüpheli şeylerden kaçmak esas olmakla birlikte Hanefilerde arpadan ve hurmadan yapılan araklara Ebu hanifenin kitabında izin verilir. Yalnız şüpheli olduğundan kaçınılmalıdır denir. Osmanlı Döneminde Bektaşi tarikatların amelde mezhebi hanefilik olduğu için bu ruhsata göre içerler.

Diğer yabancı Rakılar;

Arak, Arrak, Arrack;

Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı. Arak (veya Arrak), şekerlendirilmiş pirinç, şeker kamışı melası (posası), şeker ihtiva eden muhtelif bitkilerin tahammürü (mayalanması) ve damıtılmasından elde edilen düşük değerli bir damıtık içkidir ve ayrıca anason da ihtiva etmez. Buna karşılık, incir, kuru üzüm gibi şekerli meyvelerden elde edilen yüksek levsiyatlı (sağlığa zararlı) ve anasonla aromatize edilmiş bir tür düşük vasıflı rakıya Arap ülkelerinde, bilhassa Irak’ta Arak denildiği de bir gerçektir. Ancak, günümüzde gerek literatürde ve gerekse içkilerin klasifikasyon (sınıflandırma) ve spesifikasyonlarında (yapısal özellikleri bakımından) Arak ve Rakı ayrı içkiler olarak tarif ve tasnif edilmektedir.

Anis;

Portekiz’ de ve Fransa’ da üretilen bir rakı çeşidi. Fransa’ da pastis diye de anılıyor. Aynı rakıda olduğu gibi sulandırıldıklarında kirli sarı, beyaz renk alırlar. Pernod, Pastis 51, Ricard gibi markalar vardır.

Sambuca;

İtalya’ da üretilen bir rakı çeşidi. Ramazotti ve Molinari gibi ünlü markaları mevcut. Anason likörü olarak da tabir edilmektedir

Ouzo;

Yunan halkının rakıya benzeyen ama daha az anasonlu hafif içkisi.Ortalama %40 alkol içerir. Uzo’nun anlami İtalyanca uso kelimesinden gelmistir. Osmanli Sultanı icin rakılar gemilerde özel olarak yapılmış tahta sandıklarda taşınırmış. Sandıkların üzerine “Marsilya’da kullanılmak üzere” yazısı İtalyanca “uso Masslia” diye yazılmıştır. Bir rivayete göre bir grup Yunan bu sandıkları açıp rakıyı denemişledir. Hoşlarına giden bu içkiyi üretmeye karar vermişlerdir. Yunanistan’da Türk Rakısı’na en çok benzeyen içkinin anasonlu Tsipouro olduğu söylenmektedir. Uzo’da ise Barbagianni (Barbayanni) markasının çok yakın olduğuda ayrıca belirtilmektedir,

Bir çeşit likör …

Şartröz, (Fr. Chartreuse)

Likör çeşitlerinden biri.

Bir Fransız likörü

Manastırlardaki rahiplerin yaptıkları, portakal kabuğu, nane ve kimi baharatlarla aroma katılmış, açık yeşil ya da sarı renkte bir tür likör.

1084 yılında Fransa’ nın güneydoğusunda Alpler bölgesinde kurulan büyük bir manastırdan adını almaktadır. Bu manastır iki şeye adını vermiştir. Birisi Fransızların ünlü kedisi Şartrö, manastır kedisi ki gülen kedi diye bilinir.Mav, duman renkli güler yüzlü sessiz ve sakin tavırları ile bilinen en eski Avrupaya ait kedidir. İkincisi ise Manastırdaki keşişlerin formülünü yüz yıllarca sakladıkları likörüdür. Şartröz, Fransa’nın güneyindeki Grenoble kentine 20 dakika mesafedeki Chartreuse manastırında icat edilmiş.

1605 yılında manastırı ziyaret eden Mareşal d’Estrees, elindeki reçeteyi keşişlere vermiş ve askerleri için kuvvet veren, mikrop kıran, iştah açan bir iksir yapmalarını istemiş. Keşişler yabani nane, kantaron otu, melek otu, melisa, adaçayı, meyankökü gibi 130’u bulan ot, bitki, baharat ve kökü kah damıtarak, kah alkole yatırıp özünü çıkararak bu iksiri yapmışlar.

Şartrözün yaygın yapılıp manastır tarafından şatışa çıkarılması için ise 1737’yi beklemek gerekmiş. 1789’daki Fransız ihtilali manastırların ticari faaliyetini yasaklayınca, keşişler İspanya’daki Taragona manastırına geçmişler ve Şartröz’ü uzun yıllar orada yapmışlar. 1800’ lerde ise yeşil iksir anavatanına dönmüş, Fransa’da üretimine devam edilmiş. Şartröz, 55 derecelik alkolüyle çok ciddi bir sert içki, bir defa. İçindeki şeker onu likör sınıfına soksa da, şekeri dengeleyen burukluk verici maddelerin çokluğu, onu bir “bitter”, yani acı içki sınıfına da sokabiliyor.

1830’larda kolera salgınında ilaç olarak bile kullanılan iksir, 20’nci yüzyılda ise en popüler içkiler arasına girmiş. Bugün bile Şartröz’le kokteyller yapılıyor, bol kırık buzla aperitif olarak ferahlattığı gibi, yemeğin sonunda sek olarak hazmettirici niyetine de yudumlanıyor.

İngiltere Kraliçesi mesela, balık yediği her öğünün sonrasında balığın yağlı tadını damağından temizlemek için bir kadeh Şartröz içmeden yapamıyor. Şartröz, tatlıcılar ve pastacılar için de bir hazine. Kimi onunla pandispanyasını ıslatıp rayiha veriyor, kimi de çikolata sosuna karıştırıyor.

Mavi ya da Mor renkli çiçekleri koku sanayisinde kullanılan bir bitki …

Lavanta,

Lavendel , Lavande, Lavender, Lavandula, Lavandula angustifolia,

İtalyanca lavanda, İng. lavender, Fr. lavande officinale, lavande vrai, lavande femelle.

Ballıbabagillerden, mavi veya mor renkli çiçekleri koku sanayisinde kullanılan bir bitki.

Lavanta çiçeğinden yapılan ispirtolu esans. Ballıbabagiller (Labiatae) familyasından, çok yıllık, tabanda çalımsı, siyahımsı mor renkli çiçekleri olan, hoş kokulu, batı Akdeniz kökenli bir tür.

Haziran-agustos aylari arasinda mâvi veya mor renkli çiçekler açan, 20-60 cm boylarinda, aromatik kokulu, çok yillik, otsu veya çalimsi bitkiler. Daha çok deniz ikliminin bulundugu bati bölgelerimizde yaygin olan lavantanin, Türkiye’de yetisen iki türü vardir. Bunlar, Lavandula stoechas ve L. angustifolia’dir. Ayrica daha ziyâde kültürü yapilan, Ingiliz lavanta çiçegi (L. spica) olarak bilinen türü de bulunur.

Ingiliz lavanta çiçegi (L. spica): Haziran-agustos aylari arasinda mâvi renkli çiçekler açan, 20-50 cm boylarinda çok yillik otsu bir bitki. Gövdeleri dik ve odunludur. Dallar, yalniz alt kisimlarinda yaprak tasir. Yapraklar kisa sapli, dar ve uzunca, tüylü, beyazimsi-grimsi-yesil renklerdedir. Çiçekler dallarin ucunda, uzun saplar üzerinde toplanmisladir. Çiçekler küçük ve çok kisa saplidir. Çanak ve taç yapraklari tüp seklindedir. Meyveleri parlak siyah renklidir.

Türkiye’de Kuzeybatı-batı ve güneybatı Anadoluda yetişir. Çiçekleri kullanılır. Çiçekleri açmadan toplanır ve su buharı ile distile edilerek, hemen uçucu yağ elde edilir. Uçucu yağında organik asitler, pinen, kâfur, camphen vs. gibi maddeler bulunur. Lavanta çiçeği, kuvvet verici, idrar söktürücü ve romatizmaya karşı çay hâlinde kullanılır. Çok iyi bir koku vericidir. Hâricen yatıştırıcı olarak da kullanılır. Parfümeri sanâyiinde kullanılan önemli bir bitkidir. Lavanta çiçeğinin bir türü olan Lavandula stoechas, Karabaş olarak da bilinir. Küçük, yoğun, çalımsı bir bitkidir. Yaprakları gri kürke benzer aromatik kokuludur. Çiçekleri mor renkli ve kokuludur yaz aylarında çiçeklenir. Güney Avrupa ve İngiltere’de doğal olarak yetişir. Boy ve Çap: 1 m boy yapar. Çit bitkisi olarak oldukça dikkat çekicidir. Tamamen güneş, zengin ve iyi drenajlı topraklara ihtiyaçları vardır. Asit ve alkalen topraklarda yetişebilir. Yarı dayanıklı bir bitkidir. Baharda budanır. Çiçeklenmeden sonra budandığında iyi bir çit etkisi yapar. Odunlaşmış çeliklerle yazın üretilir.

Çad’ da yaşayan bir halk…

Bualar,
(Müslüman bir halk),

Çad halkı çok değişik etnik unsurlardan meydana gelir.
Belli başlıları şunlardır:
Çad Arapları (%18.2), , Mabalar (% 4.4),
Kanembular (% 4), Tebular (% 4), Tama dili konuşanlar (% 3.9), Fulaniler (% 1),
Sudaniler (Sudan zencileri),
Hausalar, Haddad,
Saralar,
Lisiler,
Masalatlar,
Dajular,
Budumalar,
Fongorolar,

Müslüman olan halk;
Araplar,
Bualar,
Fulaniler,
Sudaniler, Tebular, Tamalar,
Haddadlar, Hausalar.


Çad Cumhuriyeti,
Afrikanın kuzey ortasında denizlerden uzak bir devlet. Doğusunda Sudan, kuzeyde Libya, batısında Nijer, Nijerya, Kamerun, güneyinde Orta Afrika Cumhûriyeti yer alır.
Başkenti, N’Djamena (Eski adı: Fort Lamy)
Önemli Şehirleri, Sarh, Mundu, Fada, Mongo, Ati, Mussoro, Abeşe.
Yüzölçümü: 1.284.000 km2.
Nüfusu: 6.120.000 (1993 tahmini).

Çad, Afrikanın ortasında oldukça stratejik bir konuma sâhiptir. Kuzeydeki İslâmî bölgeden güneydeki siyah Afrikaya bir geçiş bölgesi olarak görülür. Günümüzde 5 milyonu aşan nüfûsu, 11 ana ırk grubuna ve pekçok alt gruba ayrılmıştır. Şari Nehri kabaca, kuzeydeki Müslüman olan berber siyahları güneydeki sahra siyahlarından ayırır. Kuzeydeki Müslüman olan grup; hayvancılık yapan Araplar, Sudan sınırına yakın ve çiftçi olan Wadaian ve çöldeki Touboulardan müteşekkildir. Buna karşılık güneyde bulunan en büyük grup olan Saralar çiftçilik yaparlar.

Tedalarla Dazalardan oluşan Tebular Çad’ ın yerlilerindendirler ve bunların da bir kısmı göçebe veya yarı göçebe hayatı sürerler. Tebular daha çok Tibesti dağlarının eteklerinde ve Enidi bölgesinde yaşarlar. Tebular siyasi çalışmalarda da etkili durumdadırlar. Hausalar Orta ve Batı Afrika ülkelerine yayılmış kalabalık bir etnik kitledir. Değişik Hausa grupları arasında önemli kültürel farklılıklar görülür.

Dillerinde Arapça’nın önemli etkisi vardır. Ticaretten yerel sanatlara çok değişik mesleklerle uğraşırlar. Ülkenin güneyinde yaşayan Saralar animisttirler. Saralar, Fransız sömürgesi döneminde onlarla kolayca anlaşmış ve kendileriyle işbirliği yapmışlardır. Bunda belki kuzeydeki Müslümanlarla aralarındaki anlaşmazlığın etkisi olmuştur. Saralar Fransız kültürüne çok çabuk adapte olmuş ve sonraki yıllarda bu kültürün savunuculuğunu yapmışlardır. Arapça’nın resmi dil olmasını isteyen Müslümanlara karşı Fransızca’nın resmi dil olarak kalması için mücadele vermektedirler.

Çad aynı zamanda dünyânın en bol ve en çok çeşitli kelebeleklerine sâhib ülke olarak tanınmaktadır. Dünyânın hemen her yerinden gelen kelebek kolleksiyoncuları her zaman için o güne kadar bulup göremedikleri çeşitlerle ülkelerine dönmektedirler.

"Fatmagül' ün Suçu Ne" , "Bedrana" , "Kara Çarşaflı Gelin" gibi filmleriyle tanınmış sinema yönetmenimiz …

Süreyya Duru, (1930-1988),

Türk film yönetmeni ve yapımcı.

1930 yılında İstanbul’da doğdu, 1988 yılında öldü.

Galatasaray Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi hukuk Fakültesini bitirdi. Murat Film şirketini kurup yapımcılığa başladı. İstanbul’da Aşk Başkadır’ la ilk kez yönetmenliği denedi (1960). Sinema alanında yurtiçi ve dışında büyük başarı elde etti.

Önemli filmler:

Ada (1988).

Bedrana(1974),

Kara Çarşaflı Gelin (1975),

Güneşli Bataklık (1977),

İki Çalgıcının Seyahati – 1962

Derya Gülü (1979),

Uzun Bir Gece (1986),

Çil Horoz – 1987

Uzun Bir Gece – 1986

Geçim Otobüsü – 1984

Güneşli Bataklık – 1977

Ben Bir Garip Keloğlanım – 1976

Kara Çarşaflı Gelin – 1975

Azgın Bakireler – 1975

Yılan Yuvası – 1974

Fatmagül’ün Suçu Ne(1986),

Aç Gözünü Mehmet – 1974

Çılgın Arzular – 1974

Dövüşe Dövüşe Öldüler – 1974

Nefret – 1973

Rabia – 1973

Hayatımın En Güzel Yılları – 1972

Her Şafakta Ölürüm – 1972 Keloğlan – 1971

Ömrümce Unutamadım- Ömrümce Aradım – 1971

Sinderella Kül Kedisi – 1971

Beyaz Güller – 1970

Selahattin Eyyubi – 1970

Ala Geyik – 1969

Kader – 1968

Yakılacak Kitap – 1968

Malkoçoğlu – 1966 , Malkoçoğlu Krallara Karşı – 1967, Malkoçoğlu Kara Korsan – 1968, Malkoçoğlu Akıncılar Geliyor – 1969, Malkoçoğlu Ölüm Fedaileri – 1971,

Malkoçoğlu Kurt Bey – 1972

Zengin Ve Serseri – 1967

Siyahlı Kadın – 1966

Dağları Bekleyen Kız – 1968

Damgalı Adam – 1966

Şoför Nebahat Bizde Kabahat – 1965, Şoför Nebahat Ve Kızı – 1964, Şoför Nebahat – 1970

Aşk ve İntikam – 1965

Sevgim Ve Gururum – 1965

Kavga Var – 1964

Avare Yavru Filinta Kovboy – 1964

Şahane Züğürtler – 1964

Döner Ayna – 1964

Yakılacak Kitap – 1963

Büyük Yemin – 1963

Dişi Örümcek – 1963

Ateşli Kan – 1962

İstanbul’da Aşk Başkadır – 1961

Kuzey Amerika’ da yaşayan Kızılderili bir halk …

Çerokiler,
Kızılderili,

Kuzey Amerika yerlilerine verilen genel isimdir. Amerika’nın yerli halkına ortak olarak verilmiş olan Kırmızı Hintliler (Red Indians) adı yanlıştır ; bu ad onlara İspanyollar tarafından verilmiştir . Zira İspanyollar Amerika’ ya geldikleri zaman Hindistan’a ulaştıklarını zannetmişlerdi. Kırmızı Hintli (Red İndian) terimi de doğru değildir. Avrupalılar Yeni Dünyaya çıktıkları zaman vücutları kırmızı boyalı insanlarla karşılaşmışlardı. Bu, bazı törenlerde onların adetiydi. Amerika yerlilerinin derileri sarımtırak beyaz ve esmerdir, fakat hiçbir zaman kırmızı değildir. Karışıklığı önlemek için antropolojistler kendi kendini yeter derecede açıklayan Amerika Hintlileri (Amerindiens) terimini meydana getirmişlerdir. Bu terim Eskimolar hariç bütün Amerika yerlilerini içine almaktadır.

Amerika yerlilerinin boyları çok kısa olmamakla beraber değişmektedir; fakat vücut daima tıknaz ve topludur. Boyun kitlevi, göğüs geniş ve derindir ; omuzlar kalçalar kadar geniştir ve gövde biçimsiz şekilde uzun olup bel bölgesinde hatta kadınlarda bile bir daralma göstermez. Deri koyu esmerimsi sarıdan açık sarıya, hemen hemen beyaza kadar değişir. Yukarıda da belirttigimiz gibi asla kırmızı değildir. Yeni doğmuşlarda mongol lekesi son derece fazladır. Sarı ırklarda olduğu gibi saçlar siyahtır ve kalındır, kesiti yuvarlaktır. Sakal seyrektir, yanaklar üzerinde hemen hemen hiç yoktur. Beden kılları azdır.

Kabileler;

Apaçiler, Apache,
Alaskan Athabaskans
Arapaholar,
Blackfoot ,
Anişinaabe veya Çippeva, (Kuzey Amerika’daki topraklarındaki Metis’ lerin dahil olduğu en büyük kızılderili topluluğudur.)
Cahuillalar, Cherokeeler, Chumashlar, Cowcreekler, Crow, Comanche, Chippewa,
Cherokee -Çerokiler (En büyük), Cheyenne (Cheyanne), Creek
Dakotalar, Delaware,
Hohokamlar,
Iroquois
Kiowa, Krik,
Lakota kabilesi (Diğer ismi, Teton), Lumbee,
Mohikanlar,
Navajo (Navaho),
Ojibva, Ocheeseler, Ohloneler, Osage
Pimalar, Pomolar, Potawatomi, Puget Sound Salish, Paiute,
Seminoleler, Siouxlar, Siyu, Soolar, Spokaneler, Shoshone,
Tlingit , Tohono O’ Odham,
Vakaşlar,
Yaqui,
Yutalar (Utah),

1 1.764 1.765 1.766 1.767 1.768 1.775