Kışın yapraklarını dökmeyen, beyaz çiçekli bir ağaççık, mersin…

Murt,
Murta.
Mersin,
Sazak,
Hambeles.
Farsça ve Ermenice: murd.
İngilizce: myrtle,
Fransızca ve Almanca: myrte,
İspanyolca ve İtalyanca : mirto,
Yunanca: mirtia,
Rusca: mürt,

Mersin ağacı:
(Myurtus communis).
Kışın yapraklarını dökmeyen, beyaz çiçekli bir ağaççık, mersin,
Mersingiller (Myrtaceae) familyasından, maki grubundan çalı formunda sulak arazileri seven bir bitkidir.

Boyları 2-3 metreye kadar yükselebilen bir bitkidir. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde, özellikle kıyı kesimlerde görülür. Bitkinin aynı isimle anılan beyaz ve mor renkte meyveleri eylül ayında olgunlaşır ve çerez olarak tüketilir. Mayhoş bir tada sahiptir ve taze olarak yenilmesi tavsiye edilir. Çalı formuna yakın olan gövdesinde, dal yapıları 5 metreyi geçebilir. Sarı ve kahverengi dışında kırmızı ve siyah renk tonlarında olan türleri de bulunur. Ayrıca bitkinin genç sürgünleri, çelenk süslemede kullanılmaktadır.

Bitkinin kökleri toprağın hem derinlerine kadar indiğinden hem de toprağın yüzeyine yakın yerlerine dağıldığından, bu bitki yörede erozyon önlemede etkin olarak kullanılmaktadır. Özellikle yörede eğimli arazilerin heyelan tehlikesi olan kesimlerine dikilmektedir.

Murt sözcüğünün halk dilinde başka anlamları:

Yeni doğmuş çocuğun başına serpilen kokulu bitkisel toz.
Kesilmeden ölmüş, murdar olmuş hayvan.
Taşlarla oynanan bir çocuk oyunu.
Donakalmış, şaşırmış.
Suratı asık, öfkeli (kimse).
Akarsuların getirdiği birikinti.
Sıvıların dibine çöken tortu.
Parasız elde edilen, beleş.
Pekmez tortusu.
Kahve telvesi.
Bıyık.
Dolu.
Tok.

Söyleme…

İrat,
Arapça: irad,
Arapça: vurud.
Fransızca: revenu.
İngilizce: income, revenue.
Eskiden söyleme.
Söyleme,
Söylemek.
Söylemek işi,
Kıta, beyit, mani.
Ismarlama,
Kimi bölgelerde soylama karşılığı kullanılan sözcük.

Gelir, varidat.
Gelir.
İrat,
Ret.
Ömür boyunca gelir.
Gelir getiren mülk.
Gelir getiren taşınmaz.
Tehlikeye, vartaya düşürmek.
İrat etmek.

Miras…

Kalıt,
Bırakıt,
Tereke.
Miras,
Rusça: nasledsvo,
İngilizce: inheritance,
Fransızca: patrimoine.
Arapça: veraset anlamındaki irѕ kelimesinden türetilmiştir.
Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet; kalıt, bırakıt, tereke.
Ölen kimseden akrabalarına ve yakınlarına kalmış olan mal, mülk, para vb.
Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik.
İrsiyet yoluyle bir nesilden diğerine geçen özellik.
Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey.
Varis olmak.

Miras sözcüğünün halk dilindeki başka anlamı:
Ceviz ve boncukla oynanan bir çocuk oyunu.
Bilye oyunu, bilye.

Ucu kıvrılmış ve bükülmüş saçlar…

Krepe,
Fransızca: crepe.
Bukle,
Zülüf (Bürçük)
Ucu kıvrılmış ve bükülmüş saçlar.
Saçları kabarık duracak şekilde tersine taramak veya fırçalamak anlamına gelen Krepe kelimesinden türetilmiştir.
Her saç tutamını fırça ya da tarakla tersinden kabartıp üst kısmını düzleştirerek saçların hacmini artırma, kabarık gösterme.

Karavel;
Uçları dışa doğru kıvrılmış saç modeli
Ucu kıvrık saç lülesi,

Grimm Kardeşlerin ünlü bir masalı…

Rapunzel,
Grimm Kardeşler,
Grimm Kardeşler:
Jacob Grimm (1785-1863) ve Wilhelm Grimm (1786-1859), tanınmış iki Alman masal yazarıdır. Grimm kardeşlerin sonrasında üç erkek ve bir kız kardeşleri daha olur. Bu kardeşlerden 1790-1863 tarihleri arasında yaşayan Ludwig Emil Grimm günümüzde de tanınan bir ressam ve grafikçidir. Çeşitli lehçeleri inceleyerek köy köy dolaşan Grimm kardeşler, buralardan duydukları yerel şiir, söylem ve masalları derleyerek edebi bir dille yazmışlardır.

Grimm Masalları bundan tam 200 yıl önce anlatılmış masallardır. Grimm Kardeşler çeşitli mahalli lehçeleri incelemişler, daha sonra köy köy, kasaba kasaba dolaşarak, akşam sohbetlerinde yüzyıllardan beri anlatılagelen eski Alman şiirlerini, efsanelerini ve masallarını derleyip, edebi bir üslupla yeniden yazıp 1812 yılından sonra Çocuk ve Yuva Masalları (Kinder und Hausmärchen) adı altında yayınlamışlardır.

Eserleri:
Altın Saçlı Şeytan,
Balıkçı ve Karısı,
Bremen Mızıkacıları,
Çizmeli Kedi,
Fareli Köyün Kavalcısı,
Genç Dev.
Hansel’le Gratel,
Haylaz cüce,
Kar Beyaz ile Kırmızı Gül,
Kırmızı Başlıklı Kız,
Kurbağa kral ile Aslan Yürekli Heinrich,
Kurbağa Prens,
Kurt ve 7 Küçük Oğlak,
Kurt İle Yedi Keçi Yavrusu,
Külkedisi,
Oniki Avcı,
Ormandaki Ev,
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler,
Parmak Çocuk,
Rapunzel,
Su Perileri,
Uyuyan Güzel,
Uyuyan Prenses,

Bir kimseye ait küçük yerleşim yeri…

Kom,
Ermenice: gom.
Bazı ağızlarda gom, kom, köm olarak da geçer.
Bir kimseye ait küçük yerleşim yeri.
Bir kimseye ait küçük köy gibi yer, çiftlik.
Bir kimseye ait küçük yerleşim yeri, koy, çiftlik.
Çalı, çırpı, ağaç ya da çamurdan yapılmış küçük ev, yayla evi.
Sadece hayvanların otlatıldığı sahalarda kurulan geçici yerleşme tipi, çiftlik,
Doğu Anadolu’nun bazı bölümlerinde yaygın olan geçici kırsal yerleşme tipi.
Özel çiftlik, üstü kapalı ağıl, kışlak.
Küçük yerleşim yeri.
Özel çiftlik.
Yayla evi.

Kom sözcüğünün halk dilindeki diğer anlamları:
Ahır, merada yapılan basit ahır.
Açık koyun ağılı,
Hayvan ağılı,
Koyun ahırı.
Koyun ağılı,
Ağıl, davar ağılı.
Ağıl, davar ahırı.
Küçük tümsek.
Elle yapılan barınak.
Bir başı kalın ve yuvarlak çoban, bekçi sopası.
Çadır kazıklarını çakmak için kullanılan bir çeşit tokmak.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da küçükbaş hayvanların kışı içinde geçirdiği dam.

1 2 3 4 1.827