Akıcı…

Selis,
Akıcı.
Arapça selis (ﺳﻠﻴﺲ).
Arapça yumuşamak, kolaylaşmak anlaında selaset kelimesinden türetilmiştir.
Selasetli.
Selasetli, düzgün ve akıcı ifade.
Fasih ve beliğ olan.
Düzgün ve akıcı ifade.
Düzgün, akıcı anlatış.
Düzgün ve açık ifadeli, ahenkli ve akıcı (söz, yazı).
Kolay, yumuşak.
Boyun eğmiş, bağlı.
Akıcı.
Akıcı (söz).
Kalın su buğusu,

Halk şiiri nazım şekli.
Halk edebiyatında aruz ölçüsü kullanılarak yazılan şiirler.
Saz ozanlarınca aruzun “feilâtün feilâtün feilâtün feilün” ölçüsünde yazılan gazel biçiminde koşuklar.
Halk edebiyatında XIX. yüzyıl başlarında kullanılan ve aruzun “Feilatün feilâtün feilâtün feilün” vezniyle yazılan bir nazım şekli.

Avşa Adasında yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi …

Adakarası,
Adanın siyahı,
Avşa Adasında yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi.
Adakarası, Avşa ve Marmara adasında yetişen Türkiye menşeli bir kırmızı üzüm çeşididir. Ünlü üretim yeri Avşa Adası ama Adakara’ nın üzüm çeşidi tüm Marmara Bölgesinde üretilmektedir.

Ülkemizde diğer siyah üzüm şarapları şunlardır; Boğazkere, Çalkarası, Kalecik Karası, Papazkarası, Öküzgözü’ dür.

Adakarası, asıl yetişme yeri Avşa adasıdır. Üzümler salkımda sık bir şekilde bulunmaktadır. Salkımları kanatlı, konik yapıdadır ve salkımdaki tanelerin dizilişi sıktır. Salkım iriliği ortadır. Güzel kırmızı rengi olan, yumuşak ve hoş içimli bir şarap verir. Avşa Şarabı olarak da bilinen şarabın alkol oranı yaklaşık % 12 ve asitlik aralığı 6 ile 7 gram/litre arasındadır. Avşa Adası yılda 1500 ton şarap üretiyor.

İlk bahar aylarında yapraklarını açan adakarası yaz sonlarında meyvesini vermektedir. Ancak yetiştirildiği bölgeye göre üzümün olgunlaşma süresinde değişiklikler meydana gelmektedir. Balıkesir ve Erdek bölgesinde eylül ayının başında yetişmekte olan bu üzüm Anadolu’ da eyül ortası ve eylül sonlarında yetişmekte olduğu bilinmektedir. Sıcak bölgelerden daha kaliteli ve iyi bir şekilde yetişen bu üzüm yaz aylarında sofraların vazgeçilmez yiyecekleri arasında yer almaktadır.

Avşa adasının ünlü koyları;
Altınkum Koyu,
Manastır Koyu,
Tavşanlı Koyu,
Kumtur Koyu,
Atanaş Koyu,
Yiğitler Koyu.
Çınar Koyu

Adaya ulaşım, İstanbul, Bostancı ve Yenikapı’ dan İDO hızlı feribotları ile; Tekirdağ, Akport Limanı’ ndan, Erdek’ ten feribot ile sağlanmaktadır.

Büyük bakraç, su kovası…

Sitil,
Arapça saṭl,
Farsça setl,
Türkmen ağızlarında setil.
Küçük, altı yuvarlakça, uzun kuyu bakracı.
Büyük bakraç, su kovası.
Halk ağzında Büyük bakraç, su kovası.
Kulplu su kabı, bakraç, kova.
Kulplu su kabı, kova.
Kulplu bakır su kabı.
Küçük yemek kazanı.
Madeni büyük su kabı, bakraç, kova.
Su ısıtmaya yarayan kulpsuz bakır su kabı.
Tarlaya azık taşman ya da içinde yoğurt çalınan kalaylı küçük bakraç.
Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova.
Ağız ve taban kısımları geniş, orta kısmı dar olan küçük bakraç.

Sitil kelimesinin yörelere göre başka anlamları:
Eskiden içine ateş konan ve üstünde bir güğüm bulunan, zincirle asılmak suretiyle istenen yere taşınan, buhur yakmak ve kahve ikram etmek için kullanılan bir nevi mangal ve bu mangal üzerindeki kahve ibriği.
Berberlerin tıraştan sonra baş ve yüzü yıkamak için kullandıkları tas.
Berberlerin baş yıkamakta kullandıkları altı musluklu, zincirle tavana asılan su kabı.
Kevgir.
Kulplu tencere.
Saplı şekerlik.
Bakır saplı şekerlik.
Testi.
Bahçe sulamaya yarayan süzgeçli kova.
Leğen.
Derin, büyük, kapaklı, bakır sahan.
Çadır eteği.
Fide, fidan.
Sebze fidesi.
Ağaç fidanı, çitil, sitil.
Taze buğday kavurgası.
Kara, kirli, isli.
Süzgeç, kevgir.
Yoğurt kabı
Kıl çadırın altını çevreleyen çul.
Bahçe sulama süzgeci.
700 kiloya kadar kömür alabilen, vapur vinciyle kayıktan kömürü taşımaya yarayan sacdan yapılmış kap.

Bakraç(Pargaç),
Bakırdan yapılan küçük kova.
Yerel ağızlarda pargaç olarak geçer.
Su, süt gibi şeyleri koymaya ve taşımaya yarayan kulplu, küçük bakır kap.
Süt mayalanan kap.
Kuplu süt, su kabı.

Zayıf, çelimsiz…

Hıra,
Cılız,
Çelimsiz, Çiroz,
Endamsız,
Güçsüz.
Kıl kuyruk, Kürdan gibi,
Lagar,
Nahif,
Sıska,
Zayıf, Zıbıdı,
Zayıf, çelimsiz, cılız,
Zayıf, çelimsiz, sıska.
Zayıf ve cılız

Hıra sözcüğünün yörelerimize göre başka anlamları:
Çok yiyen, obur.
Obur,
Çok yiyen, obur.
Dertli (kimse).
Ağır hareketli, tembel.
Küçük, ufak.
Hırka.
Oğlak.
Yağda kavrulmuş un çorbası, bulamaç.
Kimsesiz çocuk.
Küçük (çocuk için)
Ortanca (çocuk).
Ürün.
Frengi çıbanı.
Hatmi çiçeği.
Hatmi; hindiba.
Herhangi bir nedenle değerini kaybetmiş şey.
Peygamberimize ilk vahyin geldiği mağara, (hıra cura) Hira(Hıra dağı), Harra, Cebel-i Nur.

Gündüzlü olarak…

Nehari,
Gündüzlü,
İngilizce: day student,
Arapça nehari (ﻧﻬﺎﺭﻯ).
Arapça nehar kelimesinden türetilmiştir.
Eski dilde, Gündüzlü
Gündüzlü olarak.
Gündüzle ilgili.
Gündüze ait.
Gündüzcü.
Yatısız (okul veya öğrenci), gündüzlü.
Yatısız, gündüzlü (olarak).
Gündüzlü, gündüz ile alakalı.
Yatılı olmayan okul, mekteb veya talebe.
Yatılı okumayan, gündüzcü öğrenci.

Karşıtı: Leyli,
(Yatılı, gececi).

1 313 314 315 316 317 1.708