Şaşırmış, şaşkın …
Enayan,
Şaşkın,
Şaşırmış,
Amih, (Osmanlıca).
Abdendan.
Ne yapacağını şaşırmış (kimse) şaşakalma.
Tahayyür, şaşma, şaşkı, şaşırma.
Felfelek, şaşırmış, şaşakalmış anlamında eski sözcük.
Valih, şaşırmış, şaşkın.
Enayan, şaşırtacak ve hayret verici şeyler.
Acaip şaşkın, beceriksiz kimse.
Yalpak şaşkın, nerede olduğunu bilmeyen, zaman algısı kaybolmuş bir insanın durumu. Konfüzyon şaşkın.
Sersem, bihuş, afal, hire.
Şaşkınlık, korku ya da heyecen yaratan bir olay karşısında ürkerek geri çekilme ya da duraksama, İrkilme şaşkınlık.
Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş.
Akılsız, sersem, budala.